DOĞU AKDENİZ’İN STRATEJİK ÖNEMİ – 15 KASIM 2018

Doğu Akdeniz Coğrafi, siyasi, ekonomik ve askeri özellikleri dolayısıyla tarih boyunca dünyanın stratejik açıdan en önemli bölgelerinden biri olmuştur.

Bu bölge Orta Doğu petrolünü Batı Avrupa’ya ulaştırılmasında, çok önemli bir rol oynamış, deniz ulaşımında Hint Okyanusunu Atlantik’e birleştirmiş, Karadeniz’in bir yandan Atlantik Okyanusuna, bir yandan Hint okyanusuna birleştirilmesinde en önemli geçiş yolu olmuş, Batı ülkelerinin Ortadoğu pazarlarına bağlanmasında da büyük önem taşıyan bir bölge olmuştur. Bir anlamda bu bölge Avrupa’yı Asya’ya ve Afrika’ya bağlayan bir alan olmuştur.

Bütün bu özellikleri Akdeniz’i, özellikle Doğu Akdeniz’i her dönemin büyük devletlerinin stratejik menfaatlerinin çakıştığı bir alan haline getirmiştir.

Tarihi açıdan bakıldığında bu bölge uzun yıllar eski Mısır’ın egemenlik alanına girmiş, daha sonra Finikelilerin eline geçmiş, daha sonra Persler ve Atinalılar ve Romalılar bölgeye hakim olmuştur.

Daha yakın tarihlerde Akdeniz’in doğusunda ve Güneyine Müslümanlar, Batısında Hıristiyanlar etkili olmuşlardır.

16. yüzyıldan itibaren uzun süre Osmanlı İmparatorluğu Akdeniz’de üstünlüğü ele geçirmiştir.

19. yüzyıldan 2. Dünya savaşına kadar Akdeniz dönemin büyük devletleri olan Fransızlar ve İngilizler arasında nüfuz mücadelelerine sahne olmuştur. Akdeniz’in orta bölümünde zaman zaman İtalyanlar etkili olmuştur.

II. Dünya savaşından sonra Akdeniz dünyanın iki süper gücü Amerika ve Rusya’nın stratejik menfaatlerinin çatıştığı bir bölge haline gelmiştir.

Akdeniz’in Batı ucu ile Doğu ucu arasındaki mesafe 3.860 kilometre, Kuzeyiyle Güneyi arasındaki en uzun mesafe 1.800 kilometredir.

Akdeniz’e egemen olmak için denizlerde hâkimiyet sağlamak önemlidir ama yeterli değildir. Akdeniz’in kıyılarına ve Akdeniz’deki belli başlı adalara da hâkim olmak lazımdır. Ancak bu yolla egemenliğin sağlanması açısından büyük önem taşıyan deniz üsleri kurulabilmiştir. Bu açıdan Malta, Sicilya ve Tunus önemli bir konumdadır. Buralardaki üsler bölgedeki deniz trafiğinin kontrol edilmesinde önemli rol oynamaktadır.

Akdeniz’de stratejik açıdan en önemli adalar Kıbrıs, Girit, 12 Ada ve Korfu’dur. Bunların hepsi Akdeniz’in Doğusunda yer almaktadır. Bölgenin ortasındaki Sicilya ve Malta ile Batısındaki Korsika ve Sardunya’nın stratejik önemi büyüktür.

Akdeniz’in Batı ucunda yer alan ve 8,5 kilometre genişliği olan Cebelitarık ile Doğudaki İstanbul ve Çanakkale ve İstanbul Boğazları ile Süveyş kanalı bölgenin strateji açıdan çok büyük önem taşıyan giriş kapılarıdır.

Yalnız bölgesel güçler değil, dünyanın en büyük devletleri daima Akdeniz’deki ticaret yollarını kendi etki alanları içinde tutmaya çalışmışlardır.

Akdeniz bölgesinde 17 devlet bulunmaktadır. Bunların her birinin farklı stratejik menfaatleri, farklı ekonomik gelişmişlik düzeyleri vardır. Bunlardan bazıları büyük devletlerden birinin, başkaları öbürünün etki alanına girmişler, birkaç tanesi de bağımsız kalmayı başarmışlardır. Bunların başında Türkiye Cumhuriyeti gelmektedir.

Akdeniz’in Doğusu ve Güneyinin önemli bir bölümü yüzyıllarca sömürgeciliğin etkisi altına girmiştir.

Amerika ve Sovyetler Birliği, daha sonra Rusya Akdeniz’e kıyısı olan devletlerin rakip ülkenin etki alanına girmesini veya bölgesel güç olmasını önlemeye çalışmışlardır.

Bölgenin Amerika’nın etki alanına girmesi Rusya açısından kendilerinin Afrika’ya, Kızıldeniz’e ve Hint Okyanusuna ulaşmasını engelleyebilecek, Rusya’nın etki alanına girmesi ise Amerika’nın Orta Doğuda etkin olmasını ve Rusya’yı çevreleme politikası gütmesini güçleştirecektir.

Amerika açısından İsrail’in bölgedeki mevcudiyeti Akdeniz’in Rus egemenliğine girmesini engelleyici bir sigorta gibi görülmüştür.

Bölgedeki başlıca çatışmalar:
-Arap-İsrail
-Türk-Yunan
-Fas, Cezayir, Moritanya arasındaki çatışmalarla Doğu Akdeniz’de yoğunlaşan terörist faaliyetlerdir.
-Lübnan’daki istikrarsızlık ve çatışmalar da daima kaygı konusu olmuştur.

Bölge ülkelerinin halkının Müslüman, Hristiyan veya Yahudi dinine mensup olmaları çatışma ortamını arttırıcı bir unsu teşkil etmektedir.

Bölgedeki Arap ülkeleri büyük petrol, doğal gaz, nikel, tungsten ve Kobalt yataklarına sahiptir.

Doğu Akdeniz’den her gün geçen ortalama 3.000 gemi yaklaşık 1 milyon ton yük taşımaktadır. Bu da bölgenin dünya ticareti açısından önemini ortaya koymaktadır.

Sadece Süveyş kanalından yılda 21.000 gemi geçmektedir. Bu kanalın 1967- 1975 yılları arasında kapalı kalmasının dünyaya maliyeti 16 milyar dolar olmuştur.

II. Dünya savaşından sonra bölgeye yerleşen Amerikan 6. Filosunun en önemli görevlerinden biri Akdeniz’deki petrol taşımacılığının güvenliğini sağlamaktır.

Süveyş kanalından geçişlerin durdurulması ve Arap ülkelerinin 1973 yılında uyguladığı petrol ambargosunu Amerika’nın ve Batı Avrupa ülkelerinin ekonomik çıkaklarını olumsuz yönde etkilemiştir.

Akdeniz kıyılarının özellikleri savaş gemilerinin lojistik ihtiyaçlarının sağlanması ve savaş zamanlarında saklanma olanağı yaratması açısından büyük önem taşımaktadır. Kıbrıs, Malta, Girit gibi adalar bu açısından özel önem taşımaktadır.

Akdeniz’in derinliği denizaltılar için elverişli koşullar yaratmaktadır.

Akdeniz’de görev yapan nükleer ve konvansiyonel füze taşıyan gemiler bölgedeki stratejik üstünlük hesapları açasından önem taşımaktadır. Özellikle Amerikan Aegis sistemleri İsrail’in füze saldırılarına karşı savunmasında önemli rol oynamaktadır.
Kıbrıs’taki İngiliz üsler hem önemli bir istihbarat toplama merkezi hem de bölgedeki çatışmalarda kullanılabilecek önemli bir hava ve deniz müdahale olanağı vermektedir.

II. Dünya savaşından sonra dünyada yaşanan iç ve uluslararası çatışmaların üçte biri Akdeniz. Özellikle Doğu Akdeniz bölgesinde gerçekleşmiştir.

Dünyanın en önemli stratejilerinden Amiral Mahan daha 1902 yılında Akdeniz ya süper devletlerden birinin denetimine girecek veya sürekli bir çatışma alanı olacak demiştir

Bölgedeki bu genel çerçeveyi gördükten sonra son zamanlardaki gelişmelere değinelim.

2009 yılında Amerikan petrol Şirketi Nobel Enerji’nin İsrail ekonomik bölgesindeki Tamar doğal gaz yataklarını keşfetmesi Doğu Akdeniz’in enerji kaynakları konusunu yeni bir strateji unsuru olarak ön plana çıkarttı. O tarihten sonra bu unsur bölgedeki siyasi gelişmeleri etkileyen önemli bir boyut kazandı. Gene İsrail’e ait bölgedeki Leviathan doğal gaz kaynakları, Güney Kıbrıs Açıklarındaki Afrodit ve Mısır Ekonomik bölgesindeki Zohr alanlarının keşfi bölgeye yeni bir boyutu kazandırdı. Lübnan ekonomik bölgesinde henüz önemli bir keşif yapılmamış olmakla birlikte Fransız Total, İtalyan ENİ, ve Rus Novatek firmaları 2017 yılının Ekiminde Lübnan’a ait beş bölgede doğal gaz araştırması için girişimde bulundular.

GKRY’ninm Londra ve Zürih Antlaşmalarına aykırı olarak tek başına hak iddia etmesi Türkiye’nin tepkisine yol açtı. Türkiye 2017 yılının Aralık ayında ve 2018’in Şubatında bölgeye savaş gemileri gönderdi.

İsrail ile Lübnan arasında da bölgedeki 800 kilometre karelik münhasır ekonomik bölge konusunda ihtilaf çıktı.

Bu arda Türkiye ile Rusya arasında yapılan bir anlaşma sonucumda Karadeniz’in altından Rus doğal gazını Türkiye ulaştıran Türk akımı projesi gerçekleştirildi.

Evvelce doğal gaz ithalatçısı olan Mısır 2015 yılından itibaren doğal gaz ihracatçısı oldu.

Rusya’nın Rosneft firması 1,1 milyar dolar ödeyerek İtalyan ENİ firmasından Mısır’ın Zohr doğalgazının hisselerinin %30’unu satın aldı.

İsrail’in Chemicals Ltd. firması doğal gaz alanında 1 milyar dolarlık yatırım yaparak Tamar alanının geliştirilerek İsrail ve Ürdün’ün ihtiyacının karşılanması için girişimde bulundu. İsrail’in Leviathan alanında yapacağı üretimle 2019 yılında ülkesinin bütün ihtiyacını karşılaması bekleniyor.

İsrail’le Mısır arasında 2018 yılının Şubat ayında imzalanan 15 milyar dolarlık anlaşma Leviathan alanından Mısır’a gaz ihracını öngörüyor.

Bölgedeki bu gelişmeler ülkelerinin dış ve güvenlik politikalarına nasıl yansıdır.

Yunanistan GKRY ve İsrail yakın bir işbirliğine girdiler. Yaptıkları üst düzey temaslarla doğal gazın bölgeden Avrupa pazarlarına ulaştırılması için ortak projeler üzerinde çalışmaya başladılar. Aynı şekilde gene bölgeden Avrupa’ya elektrik ihracatım için çalışmalar yürüttüler. Ortak deniz ve hava tatbikatları yaptılar.


Bu belge Belgeler arşivinde bulunmaktadır.