Türkiye’nin Gücü

(Güncelleştirilmiş yeni baskı)
2003, Remzi Kitabevi.

 

Önsöz I

Türkiye’nin Gücü kitabı, ilk kez 1998 yılında yayınlandı. O tarihten sonra Türkiye’de önemli gelişmeler oldu. 1999 yılının Ağustos ayında yaşanan büyük deprem felaketi, yaklaşık yirmi bin kişinin ölümüne ve yüz binden çok kişinin evsiz kalmasına yol açtı. Depremin Türk ekonomisi üzerinde de çok olumsuz etkileri oldu. Pek çok fabrika yıkıldı. Türkiye’nin en iyi yetişmiş işgücünün bir bölümü, bu depremde hayatını kaybetti veya çalışamaz hale geldi. Önce Uzakdoğu ülkelerinde, sonra da Rusya’da yaşanan büyük ekonomik krizlerin de Türkiye’ye önemli yansımaları oldu.

Türkiye’ye belki bütün bunlardan daha önemli zararı, 2001 yılında yaşanan bankacılık krizi verdi. Bazı özel bankaların sahiplerinin ve yöneticilerinin banka mevduatlarını yasalara aykırı biçimde kullanarak kendi şirketlerine kredi olarak tahsis etmeleri, bu sektörde büyük bir yıkıma yol açtı. Pek çok banka sahibi ve yöneticisi tutuklandı ve yargılandı. Birçok özel bankaya devlet el koydu. Bazı kamu bankalarının kaynaklarının da siyasi sorumluluk taşıyanların yanlış yönlendirmesi sonucunda amaçları dışında kullanıldığı ve görev zararı adı altında bu bankalara milyarlarca dolarlık bir yük yüklendiği görüldü.

Bütün bu unsurlara ilaveten Türk iç politikasında yaşanan siyasi çalkantılar, 2001 yılında, ülkeyi daha önce örneği görülmeyen büyük bir ekonomik krize sürükledi. Ekonomik göstergelerde büyük düşüşler oldu. 2002 yılında ülke yeniden toparlanma sürecine girdi ancak kriz, toplumun bütün kesimlerini etkilemişti. Bunun siyasi sonuçları da oldu. 2002 yılının Kasım ayında yapılan seçimlerde bir önceki parlamentonun bütün iktidar partileri ile biri hariç muhalefet partileri, seçim barajını aşamayarak Meclis dışında kaldılar. Yeni Meclis iki partiden oluştu. Çoğunluğun oylarını alan Adalet ve Kalkınma Partisi, uzun yıllardan sonra tek başına hükümeti kurma şansına kavuşan ilk parti oldu. Cumhuriyet Halk Partisi de muhalefetteki tek parti olma sorumluluğunu üstlendi.

2002 yılının sonlarında itibaren, dış politikada da Türkiye’yi etkileyen önemli gelişmeler oldu. Irak savaşı, Kıbrıs meselesinin çözümü yolunda sarf edilen çabalar ve yapılan tartışmalar, Avrupa Birliği üyeliği sürecinde yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin gündemini büyük ölçüde etkiledi.

İşte bütün bu nedenlerle, Türkiye’nin Gücü kitabının birçok bölümünün yeniden kaleme alınması ve güncelleştirilmesi gerekti.

Bu güncelleştirme çalışmalarının yapılmasında bana büyük destek sağlayan Kerim Göknel’e, Neslihan Temelat’a ve Füsun Beyaz kılıç’a, özellikle teşekkür ederim.

Eşim Nedret Öymen’e, çocuklarım Burak ve Başak’a, genişletilmiş bu baskının hazırlanmasında da bana yaptıkları yardım ve verdikleri destek için içtenlikle teşekkür ediyorum.

Türkiye’nin Gücü kitabı, bu yeni şekliyle, ülkemizin çeşitli alanlardaki durumunu, gücünü, sorunlarını anlamak ve Türkiye’yi diğer dünya ülkeleriyle kıyaslamak isteyenlere yararlı bir kaynak olabilirse bundan mutluluk duyacağım.

Onur Öymen
Ankara, Haziran 2003

 

Önsöz II

13 Aralık 1997 tarihi, ileride Türkiye için önemli dönüm noktalarından biri olarak hatırlanacak. O gün Lüksemburg’da, Avrupa Birliği Devlet ve Hükümet Başkanları toplantısında tarihi bir karar alındı. Bu karar, Avrupa Birliği’nin genişlemesiyle ilgiliydi. Görünebilir bir gelecekte Avrupa Birliği’ne katılacak ülkeler saptanmıştı. Bunların arasında Türkiye yoktu. Bu karar Türkiye’de tepkiyle karşılandı. Değişik görüşteki insanlar, Türkiye’ye haksızlık yapıldığını düşünüyorlardı. 20. yüzyılın en büyük devrimlerinden birini yapan Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, 75 yıldan beri cumhuriyet rejimi içinde, demokratik düzeni koruyarak kalkınmış, birçok alanda ileri düzeydeki devletler arasına girmişti. Böyle bir ülke, Avrupa’da layık olduğu yeri almalıydı. Türkiye’yi Avrupa’dan dışlamak tarihi bir hata olurdu. Türkiye’de halkın çoğunluğu bu görüşteydi.

Avrupa Birliği’nin bu kararına gerekçe yapılan eleştiriler, 20 yılı aşkın zamandan beri bazı çevrelerin Türkiye’yi Avrupa’dan dışlamak için kullandıkları, çoğu tarafsız ölçülere dayanmayan iddialardan pek farklı değildi.

Önyargılı olanlar bir yana, Batı Avrupa’daki bazı iyi niyetli insanlar bile yıllardan beri Türkiye karşıtı yoğun kampanyalardan etkilendiler. Uğur Mumcu’nun deyimiyle, Türkiye hakkında bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanların sayısı az değildi.

Batı Avrupa’dan gelen eleştirilerin Türkiye’de de yansımaları oldu. Bazıları bunların etkisiyle karamsarlığa kapıldı, bazıları da bu eleştirilere tepki göstererek Türkiye için başka ufuklar aramaya başladı.

Bu kitabın amacı, Türkiye’yi objektif biçimde değerlendirmek isteyenlere Türkiye’nin gerçekleri hakkında tarafsız kaynaklara dayanan bazı bilgiler sunmaktır. Türkiye’nin geçmişinin ve bugününün diğer ülkelerle, özellikle Batı ülkeleriyle karşılaştırmalı olarak incelenmesi, bir yandan dünya milletleri içindeki yerini saptamaya, bir yandan da sahip olduğu siyasal, ekonomik ve toplumsal gücü ortaya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Bu kitabın hazırlanmasındaki teşvik ve katkıları için Prof. Haluk Kabaalioğlu’na, Bahadır Kaleağası’na, Prof. Bilsay Kuruç’a, Altan Öymen’e ve değerli meslektaşlarıma içtenlikte teşekkür etmek isterim. Eşim Nedret Öymen’e, bu çalışma sırasında gösterdiği büyük sabır, candan ilgi ve yardım için şükran borçluyum. Bütün güçleriyle bana destek olan çocuklarım Burak ve Başak’a candan teşekkürler.

Bu kitap, Türkiye’nin gücünün, dünyadaki yerinin ve Türk milletinin başarılarının daha iyi anlaşılmasına küçük bir katkı sağlayabilirse ne mutlu…

Onur Öymen
Brüksel, Haziran 1998

 

Arka Kapak

1998 yılında yayınlanan ve üç baskısı yapılan Türkiye’nin Gücü, İngilizce ve Almancaya da çevrildi. Remzi Kitabevi tarafından yayınlanan genişletilmiş ve güncelleştirilmiş dördüncü baskı son yıllarda dünyada ve Türkiye’de kaydedilen gelişmeleri ve yaşanan sorunları da kapsıyor.

“Cumhuriyetin elde ettiği başarıların en etkileyici ve en iyimser anlatımı Onur Öymen’in kaleminden yazıldı. Öymen eserinde sadece Avrupa’nın değil, dünyanın da önde gelen ülkelerinden biri olması nedeniyle Türkiye’nin Avrupa’da yaşayan ve dilleriyle dinleri değişik fakat aynı uygarlık kavramını benimseyen halklar arasında yer alma niteliğine sahip bir ülke olduğunu ortaya koyuyor. Onun mesajı şu: İşte geldik, buradayız, eskisinden çok daha fazla hesaba katılmalıyız.” Andrew Mango, Middle Eastern Studies

“Türkiye’nin dış politikası ve ekonomik sorunlarıyla ilgilenen herkes için fevkalade bir referans kaynağı olan bu mükemmel eseri ortaya çıkartan Sayın Öymen’i başarısından dolayı kutluyorum.” Şükrü Elekdağ, Milliyet

“Bugünlerde yeniden gündemde olan AB ve insan hakları açısından Öymen’in görüşleri, pek çok insanın ufkunu açacak nitelikte.” Emre Kongar, Cumhuriyet

“Öymen’in bu sıkıntılı günlerde dile getirdiği bu düşünceler, toplumumuzun –son zamanlarda tırmanan karamsarlığına karşı- güvenini, cesaretini, umutlarını artıracak nitelikte. Bu bakımdan kitap ‘ilaç’ geliyor.” Sami Kohen, Milliyet

“Onur Öymen’in ‘Türkiye’nin Gücü’ adlı kitabı çıktığından beri baçucumda. Depresyona, toplumsal depresyona birebir ilaç niteliğinde.” Zeynep Oral, Milliyet

“Kitap, hâlâ övünülecek ve uğrunda çalışılacak bir ülkemiz olduğu mesajını, buna en çok ihtiyacımız olduğu anda veriyor.” Zeynep Göğüş, Sabah

“Ülkemizin dış ilişkileri ve ekonomik sorunlarına ilgi duyan herkesin gerçekleri öğrenmesinde çok değerli bir referans kaynağı teşkil eden ‘Türkiye’nin Gücü’ kitabını tüm okuyucularımıza tavsiye ediyorum.” Şerif Sayın, Hürriyet

“Onur Öymen, tecrübeli bir diplomatın gidebileceği en son sınırlara kadar ilerleyerek AB’nin Türkiye’ye karşı samimiyet derecesini irdeliyor. Bu kitabı behemehal tavsiye eder, yazarını yürekten kutlarım.” Yağmur Atsız, Yeni Yüzyıl