Onur Öymen’in Yeni Adana Gazetesi’ne Verdiği Mülakat – 21 Nisan 2014

1) Sondan başlamak gerekirse, geçtiğimiz hafta Ermeni Sorunuyla ilgili ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesinin, “Ermeni Soykırımı” karar tasarısının kabul etmesi ve arkasından ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Jen Psaki’nin “Uzun süreden beri pozisyonumuz, Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde, ölümlerine yürüyen veya katledilen 1,5 milyon Ermeni’nin kaybedilmesinin yasını tutma ve bunu tarihi gerçek olarak tanımaya yöneliktir” sözlerini nasıl yorumlarsınız?

Amerikan Senatosu’nun Dış ilişkiler Komitesi’nin sözde soykırım iddialarıyla ilgili kararı ve ABD Dışişleri Sözcüsünün aynı konuda dile getirdiği görüşler tarihi gerçeklerle ve uluslararası hukukla bağdaşmamaktadır.
Uzun yıllardan beri Amerika’da sürüp gelen Ermeni propagandalarına ve soykırım iddialarına karşı tarafsız ve saygın bilim adamları da tepki göstermiştir. Örneğin Amerika’da yaşayan 69 bilim adamı 19 Mayıs 1985 tarihinde yayınladıkları ve basında da yer alan bildiride ABD Temsilciler Meclisinde hazırlanan ve Ermeni tezlerine haklılık verecek nitelik taşıyan bir tasarı eleştirilmekte ve soykırım sözcüğünün kullanılmasına itiraz edilmekteydi. Bu bildirinin altında Heath Lowry, Bernard Lewis, Justin McCarthy, Dankwart Rustow, Pierre Oberling, Stanford Shaw gibi dünyaca tanınan saygın bilim adamlarının imzaları da bulunmaktaydı.
Birleşmiş Milletlerin 9 Aralık 1948 tarihinde kabul ettiği Soykırımın Yasaklanması ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin hükümlerine göre de o olayları soykırım olarak tanımlamak mümkün değildir. Ayrıca Doğu Perinçek’in açtığı davada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi aynı olayları soykırım gibi nitelendiren bir İsviçre Mahkemesinin kararını iptal etmiştir. Ermenilerin ve onların iddialarının şu veya bu nedenle destekçiliğini yapanların aldıkları tek taraflı kararlar ve yaptıkları beyanlar bu tarihi ve hukuki gerçekleri ortadan kaldırmaz.

2) Ermeni Sorunu nereden kaynaklanmıştır?
19. yüzyılın ikinci yarısında Rus birliklerinin Anadolu topraklarını işgal girişimleri Ermenilerden destek görmüştü. O tarihlerden itibaren Ermeniler Osmanlı topraklarında şiddet hareketlerine başvurarak büyük devletlerin dikkatini çekmeye çalıştılar. Ermenilerin bu çabalarına Anadolu’da görev yapan Misyonerler de destek oldu.
Ermeni propagandalarının sonucunda Amerikan Senatosu 3 Aralık 1895 tarihinde Osmanlı İmparatorluğunu kınayan bir karar kabul etti. 1896 yılında da Ermeni propagandasının etkisiyle Amerikan Temsilciler Meclisi ve Senato da benzeri kararlar aldılar.
1890 yılında Tiflis’te kurulan Taşnak Partisi’nin hedefi Osmanlı topraklarına sokacakları çeteciler ve silahlarla Osmanlı Devletinin binalarına, kuruluşlarına karşı dünyanı9n dikkatini çekecek eylemlerde bulunmaktı. 1894 yılında Sasun bölgesindeki çeteciler Osmanlı devlet görevlilerine saldırdılar. Osmanlı Hükümeti bu çetelerin üzerine asker gönderince de dağlara doğru kaçtılar ve yolarının üzerindeki Türk köylerini basarak çok sayıda Türkü öldürdüler. 1895 yılında bu defa Zeytun bölgesinde Hınçak Partisi bir saldırı düzenledi. Bir yıl sonra Ermeniler Van’da bir ayaklanma başlattılar. Daha sonra İstanbul’da Osmanlı Bankasını bombaladılar.
Buna rağmen İngiltere ve Rusya Osmanlı devletini Ermenilere zulüm yaptığı iddiasıyla kınadı. Ermeni çetecilerinin terör eylemlerini ise kınayan yoktu. Amerikan basınında da Türkleri şiddetle suçlayan ve Ermenileri destekleyen çok sayıda yazı çıktı.

Birinci Dünya Savaşının başlarında Ermeniler Türkiye’nin Doğusunu işgal etmeye başlayan Rus ordularına destek oldular. Türk birliklerine saldırılarda bulundular. Çok sayıda Türk köyüne saldırıp binlerce Türkü öldürdüler. Osmanlı Hükümeti buna karşı savaş bölgelerinde yaşayan Ermenilerin ülkenin başka bölgelerine gönderilmesine karar verdi. Bu zorunlu göç sırasında hastalık, kıtlık ve yerel çatışmalar sonucunda çok sayıda Ermeni hayatını kaybetti. Ermeni saldırıları sonucunda yüzbinlerce Türk de öldürüldü.
Ermeni iddialarına karşı en etkili cevap 1923 yılında Ermenilerden gelmişti. Ermenistan’ın ilk Başbakanı Ovanes Kaçaznuni, 1923 yılında Taşnak Partisinin kongresinde yaptığı konuşmada Ermenilerin başlarına gelen felaketlerin başlıca sorumlusunun doğrudan doğruya Taşnak Partisi olduğunu söyledi.

3) Ermenilerin Soykırım dedikleri 24 Nisan 1915’te ne oldu?
Ermenileri Van’da başlattıkları isyan üzerine 24 Nisan 1915’te bütün vilayetlere gönderilen bir genelgeyle Ermeni komite merkezlerinin kapatılması, elebaşlarının tutuklanması istendi. Bunun üzerine Ermeni komitacılar tutuklandı. Ermenilerin bu genelgenin tarihini Ermeniler tarafından sözde soykırım günü olarak anmaktadırlar.
Bu genelgeden kısa bir süre sonra bir tehcir yasası çıkartılmış ve çatışma bölgelerinde bulunan Ermeniler başka bölgelere nakledilmiştir.

4) Soykırım nedir? Ermeni Tehciri ve sonrası Soykırım olarak adlandırılabilir mi? ,
Birleşmiş Milletlerin 1948 yılında kabul ettiği Soykırımı Önleme ve Cezalandırma Sözleşmesi soykırımı bir milli, etnik, ırki veya dini grubu tamamen veya kısmen imha etmek niyetiyle yapılan fiiller olarak tanımlamaktadır. Ermeni tehcirinin ve o sırada yaşanan olayların bu tarif çerçevesinde değerlendirilmesi mümkün değildir.

5) Ermeniler Türkiye’den ne istiyorlar?
Ermeniler soykırım iddialarının Türkiye tarafından tanınmasını, kendilerine tazminat ödenmesini istiyorlar. Ayrıca Ermenistan Anayasasının bir parçası olan Bağımsızlık Bildirgesi Ermenistan’ın Türkiye’den toprak talepleri olduğunu da ortaya koymaktadır. O belgede Doğu Anadolu topraklarından “Batı Ermenistan” olarak söz edilmesi de bunun kanıtlarından biridir.

6) Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerinin, geçmişten günümüze bu konuya yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye Hükümetleri şimdiye kadar bu gibi iddiaları hiçbir şekilde kabul etmemişlerdir. Ermenistan’ın propagandalarına karşı tepki göstermişlerdir. Ancak Cenevre’de yapılan gizli görüşmelerden sonra 11 Ekıim 2009 tarihinde imzalanan iki protokolde sınırların açılması ve diplomatik ilişkilerin başlatılması gibi Ermenilerin öteden beri dile getirdikleri bazı beklentilere yer verilirken Türkiye’nin yıllardan beri savunduğu görüşler yeterince yer almamıştır. Örneğin 1921 tarihli Kars anlaşmasına değinilmemiş ve Yukarı Karabağ meselesinden söz edilmemiş, Ermenilerin işgal ettikleri Azeri topraklarından çekilecekleri yolunda bir ifadeye yer verilmemiştir. TBMM’de Muhalefetin gösterdiği tepki ve Azerbaycan’ın itirazları üzerine Hükümet Meclise sunduğu bu protokollerin onaylanması için bugüne kadar girişimde bulunmamıştır.

7) Talat Paşa Komitesinin çalışmalarının Ermeni Sorunuyla ilgili olarak, yabancı ülkelerin bu konuya yaklaşımlarını nasıl etkilemektedir?
Bu çalışmaların sonucunda İsviçre Mahkemesinin Doğu Perinçek’i mahkum eden kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde bozulmuştur. Bu Türkiye açısından önemli bir başarı olmuştur.

8) Ermeni Soykırımı yoktur demeyi suç olmaktan çıkaran son AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) kararını nasıl yorumlamalıyız? İsviçre hükümetinin karara itiraz etmeyip, davanın tekrar görülmesini temin için AİHM’in başka bir dairesine başvurmasını nasıl değerlendirirsiniz?
AHİM’in verdiği karar, Ermenistan’ın ve Ermeni lobilerinin çeşitli ülkelerde soykırım iddialarının kabulü için yaptıkları girişimlere darbe vurmuştur ve Ermeni tezlerinin geçersiz olduğunu ortaya koymuştur.
İsviçre Hükümeti’nin çeşitli iç ve dış baskıların etkisiyle bu kararın AHİM Genel Kurulunda bozulması talebiyle yaptığı başvurunun bence hukuki bir mesnedi bulunmamaktadır. AHİM’in şu veya bu baskıyla yaklaşımını değiştirmeyeceği ve ilk kararında ısrar edeceği umulmaktadır.

9) 2015 yılı gelirken, Ermenilerin çalışmaları karşısında Ermeni Sorunuyla ilgili neler yapılmaktadır ve yapılmalıdır?
Ermenilerin amaçlarından biri sürekli olarak diplomatik taarruz politikası izleyerek kendi yaptıkları insanlık dışı uygulamaları unutturmaya çalışmaktır. Yüzyıl önceki olayları ön plana çıkartarak nispeten kısa bir süre önce Hocalı ’da, kadın ve çocuklar da dahil çok sayıda masum Azeri vatandaşının katledilmesini, ASALA Teröristlerinin 40’tan fazla diplomatımızı öldürmelerini unutturmak istemektedirler. Türkiye bunların unutturulmasına fırsat vermemelidir.

10) Ermenilerden özür dilemeli miyiz?
Tarihi tarihçilere bırakmak ve tarihten bugünkü siyasi beklentiler için malzeme çıkartılmasına izin vermemek izlenecek en doğru yoldur. Türkiye’nin özür dilemesini önerenler o yıllarda yaşanan olayların suçunu Türkiye’ye yüklemek isteyenlerdir.

11) 2015 yılı sonunda Ermeni Soykırım iddialarının biteceğine inanıyor musunuz?
Ermenilerin 1915 yılından sonra da şimdiye kadar izledikleri politikalar doğrultusunda çalışacaklarını düşünüyorum.

12) Konuyla ilgili ilave olarak söylemek istedikleriniz.
Bütün bu gelişmelerin Türk ve Ermeni halkları arasında düşmanlık duyguları yaratılmasına yol açmamasına ve Türkiye’deki Ermeni kökenli vatandaşlarımıza yönelik olumsuz duyguların doğmasına fırsat verilmemesine özen gösterilmesi ve insani düşüncelerin ön planda tutulması önem taşımaktadır.


Bu belge Belgeler arşivinde bulunmaktadır.