Onur Öymen, Ulusal Kanal – 15 Ağustos 2013

Mısır’da yaşananları makul karşılamak, bunlara hak vermek mümkün değildir. Devletin resmi kuruluşlarının en son açıkladığı rakama göre 421 kişi öldürülmüş dünkü olaylarda. Bunu şiddetle kınıyoruz. Mısır ile ilgili genel olarak düşünce ve eğilimleriniz ne olursa olsun böyle bir şiddet olayını makul karşılamak mümkün değildir. Bunu herkesin kınamaya hakkı vardır. Bu şiddet nasıl biter? Bu şiddet eylemlerinin sürmesi bekleniyor, dünkü olaylar sırasında 43 tane polisin öldürüldüğü söyleniyor. Doğruysa karşı tarafın da şiddete başvurduğu anlamına geliyor bu. 7 kilisenin ateşe verildiği, bazı polis merkezlerinin saldırıya uğradığı söyleniyor .Bunlar doğruysa ki bu bilgileri takip etmek lazım çünkü bilgi kirliliği ortadadır. O bakımdan ne doğrudur bunu bilmek lazım ama şu ana kadar çok sayıda insan öldürülmüştür. Bundan sonra yapılabilecek işelrin başında bu çatışmaların durdurulması geliyor. Bu çatışmaların durdurulabilmesi için hem Mısırlıların hem de uluslararası toplumun çaba göstermesi lazım. Devletlerin şu sırada yapması egreken en önemli iş iligili taraflara çağrıda bulunmaktır. Hem hükümete hem de hükümete karşı silahlı hareket yürütmeye çalışanlara. Dün çok önemli bir gelişme daha oldu, Mısır’da Müslüman Kardeşler ile yönetim arasında uzlaşma hareketlerinin başını çeken El Baradey var, Nobel ödülü sahibi, eski uluslararası Atom Enerjisi Komisyonu başkanı, cumhurbaşkanı yardımcılığına getirilmişti. Müslüman Kardeşler yanlısı parti bile koşulsuz olarak El Baradey ile görüşebileceğini söylemişti. Tam bu noktada El Baradey istifa etti, aşırı kuvvet kullanılmasını protesto ederek. Böyle insanlar çıkıyor, makamlarını bırakabiliyorlar, dünyada darısı başka ülkelerin başına. Şimdi bu durum çözümü daha da zorlaştırdı. Baradey gittikten sonra uzlaşma ümitleri eskisinden daha da zayıf. İstifası kabul edilmedi diyorlar ama geri döner mi bilmem. Soğuk Savaşın bitmesinden sonra özellikle 1990 yılındna sonra bütün dünyaya demokrasi yayılırken bir tek Ortadoğu’ya gelmedi. Peki neden? Halk mı istemiyor? Arap Baharı olaylarında da görüyoruz ki halk demorkasi istiyor. Bu bölgede büyük devletlerin o kadar çok menfaati var ki petrol, doğal gaz, Süveyş kanalı, stratejik önem, İsrail faktörü gibi o nedenle o ülkeleri kontrol etmek istiyorlar. Ortadoğu ülkeleri arrasında olup da halkının sokağa dökülmediği son derece otoriter devletler var. Şeriat devletleri gibi. Bunlara karşı en küçük bir eleştiri yok. Bunlardan rahatsız değiller. Halk sokağa çıkıp da gözlerden saklanamayacak olaylar olunca ancak o zaman ilgileniyorlar demokrasi lazım diye. Aksi halde yıllık raporlarında 3 satır geçiyor filanca ülkede insan haklarına uyulmuyor diye. Bazı ülkelerde bu halk direnişlerinde insanlar ölünce de kişmse tepki göstermiyor. Mesela Bahreyn. Ayaklanmalar oldu rejime karşı, Bahreyn hükümeti destek istedi ve Suudi tankları gelip olayları bastırdı. 86 kişi öldü ama siz hiç tepki duydunuz mu Türkiye’den? Onlar insan değil miydi? Neden? Ayaklananlar Şii, yönetim Sunni. O bakımdan Türkiey olarak bizim tarafsız bir tutum izlememiz lazım.

Burada bizim iktidarın maalesef yaklaşımı şu ki yalnız Mısır’da değil, Suriye ve Filistin’de de böyle, kendi destekledikleri gruplara kuvvetli destek veiryorlar. Müslüman Kardeşlere ve Hamaas’a mesela. Hamas pekçok uluslararası kuruluş ve devlet tarafından terör örgütü olarak görülüyor. Müslüman Kardeşler de bunun bir uzantısı. Mısır’da da Türkiye bütün ağırlığını Müslüman kardeşlerden yana koymuş. Müslüman Kardeşlerin haklı olduğu yer mnedesi, haksız olduğu yer neresi, niye insanlar sokağa döküldü, onların tepkisi ne, böyle midir demokrasiler? 12 milyon insan sokağa döküldü diyorlar, Tahrir meydanında 30 Haziran tarihinde. Niçin? Mursi gerçekten demorkatik bir seçimle gelen ve ülkesini demorkasiye göre idare eden bir lider miydi? Bunu açıkça tartışamalıyız. Müslüman Kardeşleri kim meşrulaştırdı? Müslüman Kardeşler yasaktı Mısır’da 1954‘ten beri. Niçin? Bunların geçmişlerinde başbakan öldürmek var, Nasır’a suikast girişimi var, Kahire’de kundaklama ile 700 binayı yakma olayı var, Sedat’ın öldürülmesi olayında Müslüman Kardeşlere yakın insanların katılımı var. Müslüman Kardeşler herhangi bir siyasi parti gibi değil. Cihad yolu ile hedeflerine ulaşacaklar. Hamas da cihad yolu ile İsrail’i haritadan silecekler. Biz ise ağırlığımızı onlardan yana koyuyoruz. Suriye’de de Özgür Suriye ordusu, ağırlığı Müslüman Kardeşlerde, biz de istiyoruz ki Esad gitsin yerine Müslüman Kardeşler gelsin. Atlantiğe kadar Sunni şeriat kuşağı oluşturulması hedefleniyor. Türkiye de bunu destekliyor. Demokrasinin gelmesi istenmiyor. Gerçek demokrasi sadece halkın menfaatlerine hizmet eden rejimleri iktadara getirir. Siz halkın menfaatlerini değil de başka ülkelerin manfaatlerine hizmet edecek rejimleri görmek isterseniz gerçek bir demorkasi istemezsiniz. Halkı müslüman olan bir ülkede laiklik yoksa demorkasi de yoktur. Laiklik olmayan, kadın-erken eşitliği olmayan bir devlete demokrasi denmiyor. Şeriat düzenine dayalı bir şeriat demorkasisi diye bir şey yok. Vatikan ne kadar demorkatsa o da o kadar demokrat olur. Gerçek demorkasi gelirse bölgeye hem barış gelir, hem huzur gelir, hem istikrar gelir, hem bu çatışmaların sonu gelir, hem de darbe yöntemine başvrumayı kimse düşünmez. Gerçek demokrasinin gelmesi için laiklik şart. Bizim başbakan tuhaftır beni şaşırttı, Tunus’a yaptığı ziyaret sırasında onlara laikliği önerdi. Laik bir devlet kurun dedi. Müslüman Kardeşlerden çok büyük bir tepki geldi nasıl söylersiniz böyle bir şeyi diye. Onun üzerine tercüman hatası oldu, onu demek istememişler diye örtbas ettiler. Ama başbakan da farketti ki lakilik gelmezse böyle sıkıntılar çıkacaktır. Dünyada Ortadoğu ülkeleri ile ilgili çözüm önerenlerin ağzından bir kere laikliği duydunuz mu? ABD’den veya Avrupa’dan? Olmuyor, istemiyorlar. Büyük Ortadoğu Projesi diyorsunuz, hepimiz eleştiriyoruz çeşitli açılardan. En önemli eksiği şu, biz tam metni okuduk hatta ABD bile sordu ne düşünüyorsunuz diye, olmaz dedik. Siz buraya demokrasi getirmek istiyorsunuz ama içinde bir kelime ile bile laiklik geçmiyor. Laiklik yoksa demokrasi olmaz hiç uğraşmayın. Bunu Türkiye’de de hem iktidarın hem muhalefetin dile getirmesi lazım. Seçimler yapılsın, seçimler demorkatik olmayan ülkelerde de yapılıyor ama yetmiyor. Kongo Cumhuriyeti’nin de adı Demokratik Kongo, Doğu Almanya’nın da adı Demokratik Alman Cumhutiyeti idi ama demokrasi değildi. Yani biz bir ülkeye demorkasi deyince olmuyor. Mısır gerçek bir demokrasiye ulaşırsa bunun tüm bölgeye yansımaları olur. Mısır’da Nasır hareketi geldi bütün bölgeye yayıldı, petrol silah olarak kullanıldı bütün bölgeye yayıldı. Mısır kilit ülke. Bu askeri idare olmasaydı, Tahrir meydanındaki protesto eden milyonlarca insanın talepleri sivil bir yönetime döneşebilseydi, keşke asker hiç müdahale etmeseydi. Oradaki sözcüler de aynı şeyi söylediler Baradey de. Kimse askeri yönetim istemiyor. Geçiş yönetimi istiyoruz ve sivil yönetimle seçimlere gidelim istiyoruz diyor oradaki sözcüler de. Seçimleri askerler düzenledi. O dönemdeki askerlerin demorkatik esasa göre mi seçimleri düzenlediğini düşünüyorsunuz? Cumhurbaşkanı adayını o seçimlerde veto etti askerler. Hani demokratikti niye veto ediyorsunuz? Muhalefet partilerinin çok ciddi tepkileri var birçok Mısırlı’nın oy vermesinin engellendiğine dair. Yurtdışından çok büyük paraların Müslüman Kardeşleri desteklemek için geldiği iddia edildi. Ama dünyada herkes seçimle gelmiştir, demokratik yolla seçilmiş bir liderdir diyor. Bu son olaylar öyle bir sis bulutu yaydı ki bunları tartışamaz geldi insanlar. Varsa yoksa çatışmaları düşünüyor insanlar haklı olarak. Ama meseleye daha kapsamlı açıdan bakmazsanız bugünkü meseleyi anlamanız da çözüm yolu bulmanız da zor olur. Arap Baharı dediler, Arap Baharı döndü Arap Kışı’na. Bu bölgede bu kadar sıkıntı çelidi, yıllarca otoriter rejimler baskı uyguları insanlara, bunlara karşı başlatılan Arap Baharı bunun için mi yapıldı? Orada bi rfutbol takımının tarafları gibi Müslüman Kardeşler hep haklıdır, hata yapmamıştır, Mursi’yi zaten AKP kongresine de davet etmiştik, Hamas’ın sözcülüğünü yapacağını söylemişik derseniz olmaz. Müslüman Kardeşlere karşı olanların da hasmı olursunuz. Türkiye’nin bölgede düşman kazanmaya ihtiyacı yok. Irak’ta da, Suriye’de de, mısır’da da her tarafta düşman kazanıyoruz. Ama derseniz ki ben bölgeye gerçek bir demorkasi gelmesini istiyorum, Türkiye bunun için elinden gelen her türlü yardımı gösterecektir, şiddetin her türlüsünü kınıyoruz, hem devlet güçlerinin şiddetini hem de Müslüman Kardeşlerin uyguladığı şiddeti kınıyoruz, Suriye’de de 100.000‘den fazla insan öldü bunu da kınıyoruz, bunları söyleyeceksiniz. Daha birkaç gün önce Türkyie sınırına yakın PYD’nin etkili olduğu bir iki Kürt köyünde 420 sivili oldürdüğü söylendi El Nusra örgütünün, bunu da kınayacaksınız. Irak’ta 600.000 kişi öldü. Bugün ortalama her ay 500 kişi öldürülüyor Irak’ta bunu da kınayacaksınız. Daha bu sabah 9 kişi daha öldürüldü. Hiçbir siyasi partinin ve şiddetin yanında olmayacaksınız bölgede. Bütün bunları yapmanız için de önce sizin kendinizin laik demokrasiye inanması lazım, uygulamalarınızın bu çerçevede olması lazım. Türkiye bugün maalesef bütün konularda çok geride kalıyor. Uluslararası standartlara göre demorkasi sıralamasında 89. sıradayız biz. Başkasına demokrasi dersi verecek halimiz var mı? Basın özgürlüğünde 154. sıradayız. Mısır 158. Siz şimdi Mısır’a özgürlükleri önerecek konumda mısınız? Çıkın deyin ki bu sıralamaların hepsi yalan ve taraflıdır, biz müslüman olduğumuz için bize bunu yapıyorlar. Söylerlerse de şaşmayacağım. Kim ki Türkiye’yi eleştiren bu art niyetlidir. Diyorlar ki barışçıl gösteriler yapanlara karşı şiddet kullanıldı. Gezi olaylarında ne oldu? Karanfille protesto yapana karşı polis aşırı şiddet kullanmadı mı? Başbakan bile aşırı şiddet kullanıldığını kabul etti. Böyle bir ülke başkalarına tavsiyede bulunabilecek bir ülke midir? Derler ki hepimiz camdan evlerde oturuyoruz. Komşunun camını taşlamaya kalkarsan önce kendi camınızı kırarsınız.

Suriye’deki olaylarda 100.000‘den fazla insan öldü orada bile uluslararası müdahale gerçekleşmedi. BM temsilci gönderdi. Uluslararası toplum pek etkili olamıyor bu gibi olaylarda. Türkiye için de bir iki makale, şiddete başvurmayın falan. Çünkü herkes kendi menfaatini düşünüyor. kimse gerçek demorkasi yerleşsin dünyada diye elini ateşe sokmuyor.

Artık Türkyie’de işler biraz ölçüsünden çıktı. Bir taraftan eski bir Genelkurmay başkanını terör örgütü üyesi olduğu iddiası ile müebbet hapse mahkum ediyorsunuz. Rektörleri, gazetecileri çok ağır cezalara çarptırıyorsunuz. Aynı zamanda da fiilen terör örgütü liderliği yapmış olan 35.000 kişinin ölümünden sorumlu olan bir insanla Türkiye’nin geleceği hakkında görüşmeler yapıyorsunuz. Fiilen terör eylemi işlemiş ve işlemekte olan, adam öldüren, insan kaçıran, mayın döşeyen, iş makinalarını yakan, kendi kolluk kuvvetlerini kurduğunu söyleyen, yasadışı ne kadar eylem varsa diyorsunuz ki sorgusuz sualsiz çıkın gidin bu ülkeden. Böyle bir hukuk var mı? Siz terör örgütü üyesi olan bir insanı affedip yurtdışına gönderme yetkisini anayasanın hangi maddesinden alıyorsunuz? Anayasanın 6.maddesi diyor ki anayasadan alınmayan hiçbir yetki kullanılamaz. Hangi ceza yasası başbakana böyle bir yetki vetriyor? Bunu söyleyince siz demek ki terörün bitmesini istemiyorsunuz, rant umuyorsunuz diye eleştiriler hazır. Bir hukukçu da çıkıp meclis içinden arkadaşlar sizin yaptığınız hukuka aykırıdır,hukuku tahrip ediyorsunuz demiyor. Birt araftan insanları terör şüphelisi diye yurtduşından getirip hapse atıp yargılıyorsunuz, diğer taraftan fiilen terör suçu işlemiş insana git yurtdışına diyorsunuz. Bunu birinin halka anlatması lazım. Siz haber kanallarında bu sözleri duyuyor musunuz? Meclis toplantılarında, muhalefet liderlerinden duyuyor musunuz? Bir ülkede hukuk yoksa zaten demokrasi yok demek. Hukuk anlayışının geçerli olmadığı bir ülkede yeni anayasa yapsanız ne olacak yapmasanız ne olacak? Kaldı ki o anayasa konusunda terör lideri dikte ediyor. PKK yanlısı bazı milletvekilleri televizyona çıkıp açıkça biz ulus-devleti tahrip edeceğiz, Kemalizmi, Türkiye Cumhuriyeti’ni bitireceğiz diyorlar. Buna tepki kimseden gelmiyor. Bunu söylemek özgürlük. Türkiye öyle bir yere geldi ki artık aklın durduğu noktadayız. Makul bir değerlendirme yapmak giderek zorlaşıyor. Siz terör suçu işlemiş insanları hangi yetki le sınır dışına gönderiyorsunuz? Bunu söyleyen bir milletvekili var mı? Üstelik gönderdiğiniz ülke diyor ki biz bunları isteimyoruz, siz nasıl bize terörist ihraç edersiniz diyor. Büyük devletler de Türkiye’nin terörle müzakere politikasını alkışlıyor. AMa Bush’un 2-3 sene önce Tel- Aviv’de yaptığı konuşmada, ABD hiçbir zaman teröristlerle mücadele etmeyecek, bu tarihi bir hata olur, diye sözü var. Bize gelince teröristlerle müzakere ettiğiniz için sizleri alkışlıyoruz diyor. Uluslararsı toplum da hukuk nosyonunu vitrin süsü gibi sözde kullanıyor, onlar da samimi değiller bu işlerinde. Menfaat neyi gerektiriyorsa onu yapıyorlar. Kuzey Irak’ta adı konulmamış bir devlet var. Parlamentosu var, hükümet teşkilatı, silahlı gücü var. bunu herkes doğal karşılıyor. Irak’ta 3 ordu var, bir devletin 1 ordusu olur ve herkes bunu doğal karşılıyor. Kuzey Irak’taki yönetim ile Suriye’nin kuzeyindeki yönetim aarasında da çok ciddi çekişmeler var. PYD Barzani yanlılarından 75 kişiyi tutukladı bir süre önce. Onun üzerine Barzani Irak – Suriye sınırını kapattı. Aralarında çok ciddi çatışma var, barzani çok sert demeçler verdi PYD’ye karşı. 15 tane Kürt kurulıuşu var Suriye’de aralarında uzlaşma yok. Bir taraftan PYD var PKK uzantısı Kuzey Suriye’de, oradaki başka muhalif gruplarla çatışma halinde. Bizim Ceylanpınar’ın karşısında ve bizim insanlarımız ölüyor o çatışmalarda. Kimse durduramıyor bunu. Bizim Suriye’de 910 km sınırımız var, Irak’ta da 384 km sınırımız var. Yani toplam 1300 km’ye yakın. Bu sınırda bir tek ülkenin askeri gücü yok sınırın güvenliğini sağlayan. Uluslrarası ilişkilerde bir sınır varsa bir tarafında bir ülkenin silahlı kuvvetleri diğer tarafında o ülkenin silahlı kuvvetleri güvenliği sağlar. Şu an ise 1300 km’lik sınır güvenliği sadece Türkyei’den soruluyor. Çünkü ne bir Irak askeri ne de Suriye askeri var. Muhatap olacak devlet yok. Siyaseten de tanımıyorsunuz karşı hükümeti. El Nusra Kürt köylerine saldırmış 400‘den fazla insan öldürmüşler. Söylenilene göre Rusya tepki göstermiş. Türkiye ne tepki gösterdi? Seçici olmayacaksınız. İç çatışmalara taraf olmayacaksınız. Birinin hamisi gibi çıkmayacaksınız ortaya. Türkiye o kadar çok hata yaptı ki dış politkada, bunlar Türkiye’yi çok ciddi bir sıkıntıya götürebilir. Kürler olarak 3 seçeneğimiz var, ya bağımsızlık, ya özerklik ye da federasyon. Senin topraklarını alarak bağımsız bir devlet kurma hakkını kendinde görüyor. Öbürü çıkıyor cumhuriyeti sona erdireceğiz. Bir dakika? Sen bu cumhuriyet için yemin ederek milletvekili olmuşşsun. Tanımıyor yeminini de anayasayı da. Siz ne tepki gösteriyorsunuz, hükümet ve muhalefet olarak? Nerede muhalefetin tepkisi? Akıl tutulması döneminden geçiyoruz. Bunları söylediğinizde sizi kötü niyetli olmakla suçluyorlar.

Türkiye hiç haketmediği bir noktada, bölge ateş topuna dönmüş vaziyette. Türkyie’Nin bu bataklığa sürüklenmemesi için çok özel bir gayret göstermesi lazım. Fakat bu gayreti gösterecek liderlik de yok. Muhalefetin de çabaları iktidarı belli bir çizgide tutmaya yetmiyor .O yüzden benim kanaatimce herkesin kendine çeki düzen vermesi lazım. Basının, yargının, üniversitelerin durum değerlendirmesi yapması lazım. Basın olarak görevimizi yapıyor muyuz yoksa hükümete destek olmak için mi çalışıyoruz diye düşünmesi lazım. Basından beklenen demokratik görevleri unutup iktidarı alkışlamakla mı geçiriyoruz vaktimizi? Üniversiteler için de siyasi partiler için de geçerli. Kalıyor mesela başbakan bu cumhuriyetin kurucularından Atatürk’ün en yakın silah arkadaşı, Türkiye’yi çok partili rejime geçiren İsmet İnönü için faşist diktatör diyor. CHP’den buna ne tepki geliyor? Ben de istemiyorum insanları incitme kama bunları söylemezsek kendimize olan saygımızı kaybetmiş oluruz.


Bu belge Belgeler arşivinde bulunmaktadır.