Melih Aşık’ın Köşesinde Dış Politika ile İlgili Düşüncemin Yer Aldığı Yazı-3 Ağustos 2011

Aferin uğruna…

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu esiyor; “Her gün 100’den fazla katliam olursa Suriye’ye tepkisiz kalamayız.”

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, gürlüyor;

“Suriye’deki olaylara sessiz kalamayız. Bu iletişim çağında herkesin gözü önünde cereyan eden bu şiddete tepkisiz kalmamız mümkün değildir.”

Onur Öymen dün verdiği demeçte soruyordu:

“Sessiz, tepkisiz kalamazsın da ne yaparsın? Daha düne kadar Suriye yönetimi ile son derece sıcak ilişkiler içindeydiniz. Onlar Ankara’dan siz Şam’dan çıkmıyordunuz. Sular konusu başta olmak üzere pek çok konuda anlaşmalar yapıyordunuz. O zaman Suriye çok mu demokratikti?”

* * *

Türkiye’de dört haftada 25 asker ve polis öldürüldü. İki asker hâlâ rehin. İktidarın Suriye’den önce teröristlere yataklık eden Irak Hükümeti’ne tepki göstermesi beklenmez mi? Ancak Irak’a karşı en ufak rahatsızlık ifade edilmiyor. Nedense Suriyeli muhalifleri birden kendi vatandaşımızdan fazla sever olduk. Libyalı muhalifleri de öyle.. Adeta üzerlerinde titriyoruz..

* * *

Özetle ortada çok kaba bir çifte standart var. Nedenini şöyle açıklıyor Onur Öymen:

“Bunun temel sebebi Suriye yönetiminin ABD ve Batı’ya ters düşmesi… Bu nedenle düşmanlığını kazanmasıdır. Kendi çıkarlarına dokunulmadığı sürece demokrasi de insan hakları da umurunda olmayan ABD ve Batı, şimdi birden demokrasi ve insan hakları havarisi kesilmişlerdir. Bizim iktidar da bunlara hoş görünmek ve aferin alabilmek hesabıyla bu çıkışları yapmaktadır. Ama bu politikanın bizim ve bölgemizin hayrına bir politika olmadığı açıktır.”


Bu belge Basın arşivinde bulunmaktadır.