Onur Öymen’in Ulusal Kanal’da Paylaştığı Görüşler, 27 Mart 2013

Benim kanaatimce Türkiye ateşle oynuyor. Artık bunun saklanacak tarafı kalmadı. New York Times çeşitli kaynaklara atfen, hem ABD kaynaklarına hem de Suriye’de savaşan silahlı gruplara atfen açıkça bu silah sevkiyatının Türkiye üzerinden yapıldığını söylüyor. 3.500 kargo uçağının Türkiye üzerinden, Ürdün üzerinden silah taşıdığını söylüyor. Katar’ın, Suudi Arabistan’ın bu silahların alımına aracılık ettiği söylüyor. Son derece ciddi iddialardır. Bundan önce de benzeri iddialar ortaya atıldı. 2012 yılının başından itibaren bu silah sevkiyatı devam ediyor. ABD bir taraftan dünyaya ilan etti, biz öldürücü olmayan malzeme sadece verebiliriz, gece görüş dürbünleri gibi ama şimdi artık doğrudan doğruya öldürücü silahların verilmesi konusunda da aktif rol oynamaktadırlar. Dünkü gazeteye göre  Amerikan istihbarat örgütü gözetiminde bu iş yapılıyor. Kime verilecek, orada başka tartışmalar var. Bazı silahlı gruplar bize verilmiyor diyor. Bazıları bize az veriliyor diyor. Daha mı fazla, daha mı ağır silahlar istiyorlar? Belli ki orada silahlı muhaliflerin başarıya ulaşma şansı biraz azalmış son zamanlarda ki burada bir rahatsızlık var. Bir taraftan bunu yaparken bir taraftan da İran’a uyarıda bulunuyorlar. İran’a tepki gösteriyor Amerikan dışişleri bakanı. Siz nasıl hava sahanızdan İran uçaklarının Suriye hükümetine silah sevkiyatına izin verirsiniz diyorlar. İran, Irak üzerinden uçakla Suriye’ye silah sevk ediyor. Bu oradaki iç savaşın uluslararası hale getirildiğini gösteriyor. Uluslararası hukuk açısından ne anlama geliyor? BM kararı var, BM Genel Kurulu der ki, topraklarını başka bir ülkenin silahlı güçlerine, imkanlarına açanlar komşu bir ülkeye yönelik saldırı için, o savaşın bir parçası haline gelirler. Şimdi Türkiye tam bunun sınırındadır. Doğrudan doğruya silahlı kuvvetler geçmiyorsa da yabancı ülkelerin düzenlediği bir silah akımı Türkiye üzerinden geçiyorsa oraya bu çok ciddi bir sorun yaratır ve Türkiye’ye de uluslararası alanda büyün sorumluluk yaratır. Türkiye o çatışmaların fiilen bir parçası haline gelme noktasındadır. Hükümet bunu inkar etti ama bölgedeki CHP milletvekillerimiz bunu defalarca ilan ettiler.

Bir süre önce hatırlarsanız Yemen’de Türk silahları bulundu. Yemen’e de sevkiyat yapıldığı iddiaları ortaya çıktı. Bunların hepsini inkar ediyorlar. Bu aslında çok boyutlu sorunlar yaratabilir. Bir tanesi şudur, bir süre önce Amerikalılar Katar’ı, Libya çatışmaları sırasında gönderdiği silahların oradaki teröristlerin eline geçmiş olabileceğini söylediler. Evvelce Katar’ın bu sevkiyatına yeşil ışık yakarken şimdi buna engel olmak istediklerini söylediler. Hatta Bingazi’de öldürülen ABD büyükelçisinin de  bu silahlı gruplar, yani Katar’dan gelen silahların bir kısmını ele geçiren gruplar tarafından öldürüldüğü de söylendi. Son derece karmaşık bir tablo yaşıyoruz. Bu tablonun hem uluslararası boyutu var hem  insani boyutu var hem Türkiye’yi çatışmaya sürükleme riski var. Buna mutlaka dur demek lazım. Bunun çaresi bir meclis soruşturması açmaktır. En azından bir genel görüşme açmaktır mecliste. Meclisin bu konuya el koyması lazım. Türkiye başka konularla gündemi dolduruyor. geçmiş olayların tahkikatı falan önemlidir Uludere, sabahtan akşama kadar konuşuyoruz, doğrudur, yanlışı tespit etmek lazım da şu anda yaşanana olaylarla ilgili daha ciddi bir girişim yapmamız lazım. Burada Türkiye açık bir taraf haline geliyor. Siyasi ve manevi destek ötesinde Türkiye doğrudan doğruya bu iç savaşın bir parçası haline geliyor. Aynen  İspanyol iç savaşında olduğu gibi. Orada da bir taraftan İngiltere belli grupları silahlandırıyordu, bir taraftan Almanya ve İtalya. Sonra anlaşıldı ki bunların hepsi kendi çıkarlarını kollamak için bu işi yapıyorlarmış. Başka ülkelerin başka menfaatleri var siz bu menfaatlere alet olmayacaksınız. Almanya’nın da İtalya’nın da o sırada Franco yanlılarını desteklemekte özel menfaatleri varmış, maden sevkiyatı gibi. Suriye ile ilgili olarak da herkesin belli menfaatleri var. yani Türkiye başka ülkelerin menfaatlerinin aracılığını da yapmamalıdır.

Savcıların her hâlükârda harekete geçmesi lazım. Sınırlarımızın üzerinden gayri meşru, gayri hukuki bir silah sevkiyatı varsa, Türkiye’ye meşru kaynaklardan girmemiş, normal yollardan, yasal yollardan, gümrüklerimizden geçmemiş silahların başka ülkeye gönderilmesi bizim yasalarımızın açıkça ihlalidir. Bir örnek vereyim yakın bir tarihte İran’da Suriye üzerinden Hizbullah’a gönderilmek üzere 3-4tır dolusu silah geçiyordu, biz sınır kapımızda bunları yakaladık ve bunla ilgili adli işlem yapıldı ve bir daha geçirilmesine engel olduk. Uçağı havadan indiriyorsunuz bizim hava sahamızdan uçak geçiyor diye. Kendiniz kara yolundan diğer tarafa silah sevk ediyorsunuz. Yani Türkiye’nin uluslararası alanda saygınlığı da azalacak, bazıları şu an için muhalifleri destekliyor olabilirler ama Ortadoğu öyle bir yer ki yarın kimin kimi destekleyeceğini bilemezsiniz. Üstelik bunların içindeki terör örgütlerinin eline de bu silahlar geçebilir. Kuzey Irak’ta Selefiler var, Cihatçılar var bunların eline geçmediğini nasıl bilebileceksiniz? Teröristlerin eline silah ulaştırılmasını sağlayan bir ülke durumuna düşersiniz. Biz PKK’ya silah sevk eden ülkelere ne kadar büyük tepki gösterdik şimdiye kadar. Yarın bir gün Suriye’deki terör gruplarına da silah sevk edilmesine aracılık yapan ülke durumuna düşeceğiz biz. Türkiye gerçekten saygınlığını kaybedecek ve bölge halklarının karşısında itibarını kaybedecek. BU işin hukuki boyutu da var ama en önemlisi hükümet buna izin verdiyse bunu da dile getirecek olan da milletvekilleri. Milletvekillerinin demeçlerini okuyoruz ama bu mecliste bir soruşturma, meclis araştırması haline gelmemiş. Bunu yapmak lazım şu aşamada. İşin kalbi meclistir.


Bu belge Basın arşivinde bulunmaktadır.