Mümtaz Soysal’ın Onur Öymen’den Bahsettiği Yazısı

TOPLUMUN ve devletin bütün kesimleri Kıbrıs konusunda tam bir alarm havasına girmezse, ortaya çıkacak sonucun vebalinden kimse kaçamaz.

Evet, hiç kimse.

İktidar ve muhalefetiyle Meclis, hükümet, devlet başkanı, siyasal partiler, yanlı ya da yansız medya, herkes.

Bunca şehitten, çabadan, özveriden, sabırdan, beklentiden, iddiadan, böbürlenmeden sonra, çok uzak olmayan bir gelecekte pılıyı pırtıyı toplayıp Kıbrıs’tan büsbütün çekilmek zorunda kalmış bir Türkiye’nin ve Türklerin yüzüne kimse bakmaz. Dostlar üzülür, düşmanlar sevinir. Sorun ciddi.

Çünkü, Kıbrıs davası yanlış politikalar ve temelsiz hesaplar yüzünden, geriye dönülmesi olanaksız bir çıkmaza sokulmak üzeredir.

Kuzey Kıbrıs’ı yönetenler, belli ki Ankara’nın baskısıyla, “Görüşmelerde sonuca yaklaşıldı, Birleşmiş Milletler’in de yardımıyla yıl sonu referandumuyla çözüme geçilecek” türünden iyimser haberlerin yayılmasına ses çıkarmamakta.

Ankara’daki hükümetin Dışişleri Bakanı, “Kıbrıs’ta çözüme varılmazsa AB’ye tam üyelik süreci donup kalır” diyerek sanki süreç zaten donmamış gibi ters yoldan bir tehdit imasıyla bir çaresizliği ortaya koymakta, “Havanda Su Dövme İşleri”yle görevlendirilmiş bir başka bakan da Kıbrıs’ta çözümle birlikte AB’ye tam üyelik engellerinin de kolayca aşılacağını anlatmaya çalışmakta.

Türkiye’yle KKTC’yi yeniden bir başka “Annan Planı”na, gerçekte daha kötü bir uluslararası cendereye sokma yönünde sinsice bir hava estirilmekte.

Yakın bir geçmişte TBMM’deki bütün partilerin ve Lefkoşa’daki yönetimin oybirliğiyle ortaya koydukları kararlılıktan uzaklaşarak.

Kitap üretkeni diplomat ve particiliğin dışladığı siyasetçi Onur Öymen, yorulmak bilmez çalışkanlığıyla, o kararlılık metinlerini yeniden elektronik ortama getirmekle bu ulusal davada geriye düşüşün perişanlığını bugünkü ortamın aymaz beyinlerine ve görmez gözlerine yeniden sokmak istemiş.

15 Temmuz 1999 TBMM kararı: “KKTC’nin, statüsü dahil, meşru hak ve çıkarlarının sulandırılmasına hiçbir surette müsaade edilmeyecektir.”

8 Mart 2003 Deklarasyonu: “TBMM, Kıbrıs sorunu çözümünün Türkiye’nin AB üyeliği sürecinde bir önşart gibi takdim edilmesine yönelik çabaları reddeder.”

Bunları ve benzer ilkeleri içeren metinler ortadayken şimdi sorunu ille AB hayaline bağlama çabalarının anlamı nedir? İkincisinin altında AKP’nin de imzasının bulunduğu düşünülürse.

Toplumun yarısından oy aldığını söyleyen bir iktidar, ulusal çıkarlarda böylesine bir vebalin altına girecek kadar kendinden geçmiş midir yoksa?


Bu belge Belgeler arşivinde bulunmaktadır.