TV 8 – Erkan Tan’la Başkentten Programı – Anayasa Değişikliği Hakkında

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in
TV 8  “Erkan Tan’la Başkentten” Programına Verdiği Mülakat
23 Mart 2010

Erkan Tan: Günaydın sevgili seyirciler. “Erkan Tan’la Başkentten” programımda bugün de hayat var. “Anayasa değişikliği ile ilgili ne düşünüyorsunuz” diye vatandaşa sorduk. Şimdi de Cumhuriyet Halk Partisi’ne soruyoruz ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Onur Öymen’i misafir ediyoruz. Hoş geldiniz efendim. Anayasa değişikliği ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Onur Öymen: Söylenecek fazla bir şey yok. Belli ki İktidar yargıyı tamamen ele geçirmek istiyor. Yargıtay Başkanı ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkan Yardımcısının açıkladığı gibi, İktidarın amacı budur. Anayasa değişikliği paketinin içine elma şekeri gibi halka şirin gözükebilecek birkaç madde de eklemişler ki halkın hoşuna gitsin ve halk buna oy versin. Aslında Anayasalar uzlaşmayla hazırlanır. Çünkü gelecek kuşakları ilgilendiren metinlerdir. Hükümetse uzlaşmayı reddederek millete dayatma ile Anayasa kabul ettirmeye çalışıyor. Nasıl bir Anayasa? Kendi partilerinin işine yarayacak, partilerini yargı denetiminden kurtaracak ve kuvvetler ayrımını ortadan kaldıracak bir Anayasa. Açıkça anlaşılıyor ki bütün hedefleri budur. Şahsen bu konuda başarı şansına ulaşacaklarına ihtimal vermiyorum.

Mecliste bu konuda bir uzlaşma yoktur. Hangi ülkede Mecliste uzlaşma olmadan Anayasa geçirilmiştir? Belli ki içlerinde büyük bir korku var. İktidardan düştükleri takdirde yargı denetiminin kendilerine büyük bir zarar vereceğini düşünüyorlar. Bütün meselenin özü şudur ki, yüksek yargının bağımsızlığına tahammülleri yok. İstiyorlar ki herkes kendilerine biat etsin.

Erkan Tan: “Yüksek yargı bağımsız mı ki?” diyorlar.

Onur Öymen: Yüksek yargı tabi ki bağımsızdır. Bu hakimler herhalde bir siyasi  parti veya yabancı bir ülke tarafından tayin edilmedi, değil mi?

Erkan Tan: “Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Danıştay ve Yargıtay üyelerini seçiyor, Danıştay ve Yargıtay üyeleri arasından da Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri seçiliyor. Biz istiyoruz ki diğer hakimler de seçilsin” diyorlar.

Onur Öymen: İşte bu yüzden yargı, siyasi iktidardan bağımsız olmuştur. Türkiye’nin yüksek yargı organlarının uzun yıllardan beri dünyada çok büyük bir itibarları vardır. Kararları daima isabetlidir. Uluslararası mahkemeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına bakacak olursanız, Türkiye’deki yüksek yargı organlarının aldıkları kararlar çoğu zaman onlar tarafından da kabul edilmiştir.

Erkan Tan: Bir izleyicimiz gönderdiği mesajda “Anayasa teknolojinin gerisine düştü, bir an önce değişmeli” demiş.

Onur Öymen: Gayet tabi ki değişmeli. Anayasada değişmesi gereken pek çok hüküm var. Biz de aynı kanaatteyiz. Fakat bu İktidarın getirdiği gibi bir Anayasa değişikliği olmaz. Ayrıca bu İktidar Anayasa değişikliği getiremez. Çünkü kendisi Anayasa Mahkemesi tarafından mahkum edilmiş bir İktidardır. Anayasa Mahkemesi tarafından mahkum edilen bir İktidarın Anayasayı değiştirdiği dünyanın neresinde görülmüş bir şeydir? Dolayısıyla, bu tür girişimleri ihtiyatla karşılamak gerekir. Anayasa ne zaman değişir? Bu İktidar gider, yeni bir seçim olur, yeni bir İktidar gelir. Yeni İktidar uzlaşmayla, Meclis içinde uzlaşma, basın, sivil toplum, üniversiteler ve barolarla uzlaşma içinde halkın gerçek ihtiyaçlarına hizmet edecek çağdaş bir Anayasa hazırlar, bu Anayasa onaylanır ve kabul edilir. Yapılacak olan iş budur. Her partinin bir Anayasa önerisi vardır. Bizim de var. Ama bu İktidarın yaklaşımıyla olacak iş değildir. Bu, Türkiye Anayasası değil, AKP Anayasasıdır.

Erkan Tan: “Kendi partinizin Anayasa değişikliğini sunun, uzlaşmaya çalışın. Siz hiç uzlaşmak istemiyorsunuz ki” diyorlar.

Onur Öymen: Biz yıllardır söylüyoruz. Mesela, “Milletvekili dokunulmazlığını kaldırın” diyoruz. Mecliste, milletvekilleri hakkında yargılanmayı bekleyen 608 tane dosya var. Bunları yargılayalım diyoruz. Çoğu dosya kendileri hakkında olduğu için buna yanaşmıyorlar. İşte bu yüzden Anayasa değişikliği yaparak milletvekili dokunulmazlığını kaldırmayı kabul etmiyorlar. Milletvekillerinin sadece kürsü dokunulmazlığı olmalıdır. Milletvekilleri Meclis kürsüsünde söyledikleri sözlerden dolayı yargılanamazlar. Ancak adi suç, kalpazanlık, görevi kötüye kullanma, hilekarlık gibi suçların hesabı verilmelidir. Vatandaş bu tür suçların hesabını veriyor, siz neden vermiyorsunuz?

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulundan Adalet Bakanı ve Müsteşarının çıkarılmasını öneriyoruz. Yargı bağımsızlığı adına Avrupa Birliği de bunu talep ediyor. Buna da yanaşmıyorlar. Getirdikleri Anayasa değişikliği paketine baktığımızda yine Adalet Bakanının HSYK Başkanı, müsteşarının da üye olduğunu görüyoruz. Çünkü yargıyı denetim altında tutmak istiyorlar. Bizim daha pek çok önerimiz var ama bu İktidarın tercihleri bu doğrultuda değil.

Erkan Tan: Hükümet Anayasa değişikliğini halka sormakta kararlı. Bu durumda sizin görüşünüzün bir anlamı kalmamış mı oluyor?

Onur Öymen: Daha oraya kadar gitmedik, durun bakalım. O kadar acele etmeyin. Daha bu metinler incelenecek, Anayasanın özünü teşkil eden değiştirilemez maddelerine aykırılık olup olmadığına bakılacak, gerekirse bunun için Anayasa Mahkemesine gidilebilir, sonrasında neler olacağını göreceğiz. Daha halka sorma noktasına gelmedik. Referanduma sunulacak kadar oy toplayacakları da kesin değil. Şimdiden bazı peşin hükümlere varmamak gerekir.
Erkan Tan: “O halde halka sorun ki halk karar versin. Referanduma gidilmesini istemiyor musunuz? Referandumdan kaçıyor musunuz?” diyorlar.

Onur Öymen: Halka sunulacak bir metin olacaktır. Önümüzdeki Parlamento halka sunulacak gerçek bir Anayasa reformu hazırlayacaktır. O zaman gayet tabi ki halka soracağız. Halkın onayı olmadan Anayasa hazırlanır mı? Ama bu İktidar kendi parti Anayasasını halka dayatmak istiyor, mesele budur. Seçimler görülmüş, İktidar gitmektedir. Görev süresini bitirmek üzere olan bir Hükümet önümüzdeki kuşakları etkileyecek Anayasa değişikliği yapıyor. Niçin? Kendini yargı denetiminden kurtarmak için. İşin özü budur. İçine de halkın gözüne hoş gelebilecek elma şekeri görünümünde birkaç madde koymuşlar. Kendi hesaplarına göre halk bu maddelere bakarak Anayasaya kabul oyu verecek. Biz Türk halkının sağduyusuna inanıyoruz. Halk gerçekleri görecektir ve bu tasarı halka gittiğinde bunu reddetmesini bilecektir.

Erkan Tan: Bir seyircimiz “Yazıklar olsun böyle Meclise. Aldıkları maaşlar da haram olsun. Utanmadan ‘Bu Meclis kanun çıkaramaz’ diyorlar. Kanun çıkarmayacaksa o Meclisi niye işgal ediyorlar? O zaman sine-i millete gitsinler, boylarının ölçüsünü alsınlar” demiş.

Onur Öymen: Seyircimiz iyi demiş de Meclisin kanun çıkarmasına kimse itiraz etmiyor ki. Meclisin görevi zaten kanun çıkartmaktır. Mecliste her gün kanun çıkarıyoruz. Ama Anayasa yapmak başka bir iştir. Anayasa herhangi bir kanun değildir. Anayasa, uzlaşma ile bütün toplumun benimseyeceği temel bir metindir. Dolayısıyla sadece İktidar Partisinin iradesiyle kabul edilecek bir kanundan farklıdır. Anayasa ile kanunun bir farkı vardır.
Erkan Tan: “Bugün referandum yapılsa ben hayır derim. Çünkü AKP’yi samimi bulmuyorum. Her şeyi kendi lehlerine çevirmek istiyorlar” şeklinde bir mesaj gelmiş.

Onur Öymen: İşte, halk gerçekleri görüyor.

Erkan Tan: Efendim sizce İktidar Partisi Anayasa değişikliği paketi hazırlamakla iyi bir iş yapmadı mı?

Onur Öymen: Bence  baltayı taşa vurmuştur. Yüksek yargı organlarından aldıkları tepkiye bakın. Öyle anlaşılıyor ki Mecliste bu Anayasa değişikliğini destekleyen iki parti var; ikisi de Anayasa Mahkemesi tarafından mahkum edilmiş partilerdir. DTP’nin yerine kurulan parti ile koalisyon halinde, Mecliste bu işi gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Ama Türkiye’de toplumun büyük bir bölümü bu girişime karşıdır. Herkes anlıyor ki İktidarın amacı, bütün bağımsız kuruluşları denetim altına almak ve Türkiye’ye biat kültürü getirmektir. Yani, padişahlığını ilan etmeye ramak kaldı.

Erkan Tan: Bir seyircimiz “367 dayatmasını getiren yüksek yargının tarafsızlığından bahseden Sayın Öymen bence çok komik duruma düşüyor” demiş.

Onur Öymen: Öncelikle Anayasa Mahkemesi kararlarına saygı göstermek gerekir. 367 bizim kararımız değil, Anayasa Mahkemesinin kararıdır. Anayasayı dikkatli okuyanlar, pek çok hukuk uzmanı ve Anayasa profesörü bu konuda görüş bildirmiştir. Biz de Anayasa Mahkemesine müracaat ettik ve mahkeme bunu kabul etti. Yani, Anayasa Mahkemesinin kararını küçümsemeye kalkışmak şimdiye kadar Türkiye’de hiç kimsenin yapmadığı bir şeydir. Eleştirebilirsiniz ama küçümseyemezsiniz.

Erkan Tan: Bir izleyicimiz “Milletvekili dokunulmazlığını Anayasa paketine eklesinler, ben de onların demokrasi düşüncesini kabul edeyim” demiş.

Onur Öymen: Bunlar sekiz yıldır milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasına yanaşmıyorlar. Çünkü milletvekili dokunulmazlığı kaldırılırsa nereye gideceklerini biliyorlar. Gidecekleri yer TBMM’den başka bir yerdir. Yargı denetiminden kaçmak için milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasını hiçbir zaman kabul etmediler.

Erkan Tan: Taraf gazetesi “Darbe Anayasasına 23 darbe” şeklinde bir manşet atmış. 12 Eylül Anayasasına en kapsamlı değişiklik adı altında bir haber yayınlamış. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?

Onur Öymen: 12 Eylül Anayasası 63 defa değiştirildi. Şu anda yürürlükte olan Anayasanın o Anayasa ile hemen hemen hiçbir benzerliği kalmadı. Birçok değişikliğe biz öncülük ettik ve birçoğunu destekledik. Dolayısıyla bugünkü Anayasa 1982 Anayasasından oldukça farklıdır. Değiştirilmesi gereken maddeler hala var. Ama bu İktidarın yapmak istediği bu değildir. Herkesin bunu çok iyi anlaması gerekir ki bu İktidar yargı denetiminden kaçmak istiyor. Yaptıkları girişimin özü budur. Üstelik bu İktidar Anayasayı değiştirecek konumda değildir. Kendisini mahkum eden Anayasa Mahkemesinin yapısını değiştirmek istiyor. Çünkü Anayasa Mahkemesinin kendisinin istediği doğrultuda kararlar almasını istiyor. Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçiminde söz hakkı sahibi olarak Anayasa Mahkemesini sulandırmak istiyorlar ki mahkeme bir daha bunları rahatsız edecek kararlar almasın. Vatandaşlar bunu gayet iyi anlıyor, uzmanlar açıklıyor, basında bu konuda tepki var, yüksek yargı organları buna son derece tepkilidir. Üstelik darbe lafı artık biraz ayağa düştü. Herkes ulu orta darbeden bahsediyor. Yani, Türkiye’de herkes darbeci. Kim ki bu İktidara muhaliftir,o darbecidir.

Erkan Tan: “Anayasanın değiştirilmesi için CHP’nin İktidara gelmesini mi bekleyeceğiz? Gelecek seçimi bekleyin diyorsunuz ama gelecek seçimde şimdiki tablodan farklı bir tablo mu olacak?” diyorlar.

Onur Öymen: O kadar ileri gittiler ki artık önüne geleni darbecilikle suçlamaya başladılar. Askerin elini sıkan, askere merhaba diyen darbeci oldu. Harbiye’de, Tophane’de, Silahtarağa’da oturanları darbecilikten ne zaman içeri alacaklarını çok merak ediyorum. Yani, işi o kadar ileri götürdüler artık. Bizim iktidara geldiğimiz dönemde yeni Mecliste birçok parti olacak ve bu partiler arasında uzlaşma olacak. Bu, Türkiye için yeni bir başlangıç olacak. Anayasayı sadece bir parti yapmayacak.

Erkan Tan: Mecliste birçok parti olacağını nasıl bilebiliyorsunuz? Seçim sistemi değişmediği sürece bunu öngörmek mümkün mü?

Onur Öymen: Şimdiye kadar sadece tek partinin iktidara geldiği bir seçim oldu mu? Tarihimizde sadece bir partinin seçildiği, diğerlerinin Meclis dışı kaldığı bir seçim oldu mu? Bu zaten akla aykırıdır. Anayasa değişikliği için çeşitli partiler arasında uzlaşma olmalıdır. Ayrıca toplumun çeşitli kesimleri – basın, sivil toplum örgütleri, üniversiteler, barolar, hukuk uzmanları – ile uzlaşma olmalı ve tüm bunların görüşleri alınarak Türk halkına layık bir Anayasa değişikliği yapılmalıdır. Ancak  İktidarın yaptığı bu değil, kendini yargı denetiminden kurtarmaya çalışmaktır. Biz bunu anlatmaya çalışıyoruz.

Erkan Tan: Bir seyircimiz “Sayın Öymen’in görüşlerini önemsiyorum. Bu Anayasa değişikliği halka çok iyi anlatılsın. Tuzaklara düşmeyelim” mesajını göndermiş.

Onur Öymen: Bu seyircimiz gerçeği görmüş.

Erkan Tan: Başka bir izleyicimiz de “Bunlar nasıl sosyal demokrat? Tam demokrasiden neden bu kadar korkuyorlar?” demiş.

Onur Öymen: Onlar da gerçeği yakında görecekler.

Erkan Tan: “Laiklik karşıtı bir parti ile bölücü bir parti Anayasa değiştirecek. Bu ülkede yaşamak istemiyorum.” demiş bir izleyicimiz. Öyle mi gerçekten? AKP’ye laiklik karşıtı denilebilir mi?

Onur Öymen: Anayasa Mahkemesinin kararı var. Adalet ve Kalkınma Partisi laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu için mahkum edilmiş bir partidir. Dünyada bunun başka bir örneği yok.

Erkan Tan: Bir seyircimiz “Mevcut Anayasa mutabakatla mı yapıldı ki? Yüreğiniz varsa millete gelin, biz de sizin boyunuzun ölçüsünü verelim. Görün, artık Meclise de giremeyeceksiniz.” demiş. Bu izleyicimiz AKP’li herhalde .

Onur Öymen: Bunlar herhalde bindirilmiş kıtalar. Sizin programınızı çok seviyorlar ve böyle sistemli yazıyorlar. Bu gibi ifadeler siyasete zarar verir. Çünkü beğenmediğiniz partiler olabilir. Gayet tabi ki olacak. Herkes aynı partiyi benimsese demokrasi olmaz. Ama benimsemediğiniz partiye saygı göstermelisiniz. Yani karşınızdaki partileri veya insanları böyle saygısız ifadelerle suçladığınız takdirde demokrasiye hizmet etmiş olmuyorsunuz. En olumsuz görüşü savunana bile saygı göstermelisiniz. Biz kimseye hakaret etmiyoruz. Hakaret edenler oluyor. Sizin programınıza da geliyorlar, arada bir yolları düşüyor. Herhalde siz onları kazara programınıza kabul ediyorsunuz. Siyasette eleştiri, öz eleştiri, saygı, terbiye olur ama hakaret olmaz.

Erkan Tan: AKP milletvekili Haluk Özdalga’yı mı kastediyorsunuz?

Onur Öymen: Evet. Sizin programınızda gördük. Sayın Başbakan sık sık aile terbiyesinden bahsediyor. Aldığı terbiyenin ne kadar önemli olduğunu söylüyor. Eğer o terbiyeden biraz artmışsa bazı arkadaşlarına da dağıtmasını tavsiye ediyoruz. “Dini en kuvvetle savunanlar o dini daha sonra kabul edenlerdir” diye bir söz vardır. Anlaşılan siyasette de öyle. Bir siyasi partiye sonradan gelenler kendilerini o partinin tetikçisi sayıyor ve önüne gelene hakaret etme hakkını kendilerinde görüyorlar. Biz uzun yıllardan beri AKP’de görev yapan arkadaşlarımızdan şimdiye kadar hiç saygısızca bir söylem işitmedik. Dolayısıyla herkesin biraz edebini takınması gerekir. Eğer siyaset yapacaksanız karşınızdaki insanın fikrine de saygı göstermelisiniz. Üstelik önünüze geleni darbecilikle suçlamaya kalkarsanız sonra sizi mahcup ederler.

Benim son çıkan “Çıkış Yolu” isimli kitabımı okursanız dünyadaki darbelerin nasıl yapıldığını, hangi ülkelerde kimlerin yönlendirmesiyle yapıldığını görürsünüz. Dünyanın pek çok yerinde darbe yapanlar, AKP gibi teslimiyetçi ve yabancıların menfaatine hizmet eden siyasi partileri iktidara getirmek veya onları iktidarda tutmak için darbe yapıyorlar. Dolayısıyla bu konuları iyi bilmek lazım. Kitabımda Türkiye ile ilgili örnekleri, vaktiyle Türkiye’deki bazı darbe girişimlerini yurt dışından kimlerin nasıl yönlendirdiğini de göreceksiniz. Kimse kimseyi darbecilikle suçlamasın. Az önce de söylediğim gibi bunlar İktidara muhalefet eden herkesi darbecilikle suçlamayı alışkanlık haline getirdiler.

Erkan Tan: “Yapılması gereken en önemli iki demokratik düzenleme şunlardır: İki turlu, dar bölgeli seçim sistemi ve milletvekili dokunulmazlığının Parlamento ile sınırlı kalması” şeklinde bir mesaj gelmiş.

Onur Öymen: Çeşitli görüşler var tabi ki. Bu görüşlerin hepsi değerlendirilecektir. Böyle alelacele, yangından mal kaçırır gibi bir Anayasa dayatmak yanlıştır. Herkesin görüşü dikkate alınacak, tartışılacak ve değerlendirilecektir. Türkiye’nin koşullarına en uygun olanına bakılacak ve yeni bir Anayasa oluşturulacaktır. Olması gereken budur. Dediğim gibi, Anayasamızda pek çok değişiklik yapıldı ama hala değiştirilmesi gereken maddeler var.

Erkan Tan: “Biz halkız, bekliyoruz. Getirin sandığı önümüze, biz hangisinin değişeceğine, hangisinin değişmeyeceğine kendimiz karar verelim” diyorlar.

Onur Öymen: Öyle yapmıyorlar işte. Madde madde halkın onayına sunmaya yanaşmıyorlar. Yani, önünüze getirilecek metnin tamamına ya evet diyeceksiniz, ya da hayır diyeceksiniz. Mesela metnin içindeki bir maddeyi – geçici 15. maddenin kaldırılmasını – benimsiyorsanız, aynı zamanda Hükümetin Anayasa Mahkemesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna tahakküm etmesini öngören maddeyi de oylamak zorundasınız. Yani her maddeyi tek tek oylatmıyorlar. İşin püf noktası budur.

Erkan Tan: Peki, halk da Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısının değişmesini istiyorsa?

Onur Öymen: Bunu isteyen de vardır, istemeyen de vardır. Halkın içinde herkes aynı konuda, aynı görüşte olmaz ki. Referandum yapıldığında çoğunluğun görüşü geçerli olur. Ama her bir maddeyi ayrı ayrı halkın görüşüne sunmuyorlar. Bir paket yapıp bu paketi sunuyorlar. Bu arada da başka paketler hazırlayacaklardır. Kömür paketi mi olur, gıda paketi mi olur, buz dolabı, çamaşır makinesi mi olur bilemeyiz. Tüm bu paketleri birden sundukları zaman Anayasayı istedikleri gibi değiştirecekler. Oyun budur. Yani, bu her anlamda bir paket Anayasasıdır.

Erkan Tan: Bir seyircimiz “Anayasa değişikliğini seçimlerden sonrasına bırakmak istiyorlar ama seçimlerde AKP yüzde 50 ile yeniden İktidar olursa o zaman ne diyecekler?” diye soruyor.

Onur Öymen: “AKP yüzde 50 ile yeniden gelecek” diyenler vardır, “AKP ilk seçimde tarihten silinecek” diyenler de vardır. Kamuoyu yoklamaları gösteriyor ki AKP’nin oy oranı şimdiden yüzde 30’un altına inmiştir.

Erkan Tan: Bir izleyicimiz “Katsayı kararında Danıştay tarafsız mıydı? Lütfen dürüst olun” diyor.

Onur Öymen: Yüksek yargı kararlarına saygı göstermek gerekir. Danıştay gayet tabi ki tarafsızdır. Yüksek yargının tarafsızlığından kuşku duyarsanız bu ülkede demokrasi bitmiş demektir. Yargısı bağımsız ve tarafsız olmayan ülkelerde demokrasi olmaz. Ne yazık ki Türkiye’de yüksek yargının bağımsızlığı, bazılarını oldukça rahatsız ediyor.

Erkan Tan: “Anayasa Mahkemesi ve yüksek yargı sanki CHP’nin arka bahçesi değil mi? Bunu bilmiyor muyuz?” diye bir mesaj var.

Onur Öymen: Böyle bir şey olabilir mi? Bizim Anayasa Mahkemesine götürdüğümüz bazı yasalar mahkeme tarafından iptal edildi. Fakat bazıları da iptal edilmedi. Anayasa Mahkemesi bir partinin çizgisinde hareket etmez, hukuka ve Anayasamızın ilkelerine göre karar verir. Yani, hiçbir siyasi partinin arka bahçesi olmaz. Şimdi AKP, Anayasa Mahkemesini arka bahçesi yapmak, orada ürünlerini istediği gibi yetiştirmek ve memlekete tek başına hakim olmak istiyor. Dünyada İktidarın  kayıtsız şartsız her şeye – yasama, yürütme, yargı – hakim olduğu bir demokrasi yoktur.

Erkan Tan: Bir seyircimiz “Bu Meclisteki vekillerin saçı kel mi ki Anayasayı gelecek vekiller çıkarsın diyorsunuz?” diye soruyor.

Onur Öymen: Mecliste yargılanmayı bekleyen 608 dosya var. Böyle bir Meclisin Anayasayı değiştirmek için en uygun Meclis olacağı kanısında değiliz. Mecliste Anayasa Mahkemesi tarafından mahkum edilmiş iki tane parti var. Sadece o iki parti bu değişikliğe destek oluyor. Bugün iktidarda olan, mahkum edilmiş bir partidir.

Erkan Tan: “Bu yargının bağımsız olduğuna kimseyi inandıramazlar. Gizli tanıkla ne işleri vardı? Önce onu söylesinler.” şeklinde bir mesaj gelmiş.

Onur Öymen: Biz yüksek yargıdan bahsediyoruz. Habur’dan ve Silivri’den bahsetmedik. Bu ayrı bir kategori. O konuya girersek çıkamayız. Bu konuda “AKP’nin Açılım Fiyaskosu” adında bir kitapçık yayınladık. Merak edenler onu okuyabilirler. Bu kitapçıkta Sayın Başbakanın, ilgili Bakanların demeçleri ve Silivri ile Habur’da yargı bağımsızlığının ne hale getirildiği açıkça yazıyor. Bunlar istiyorlar ki “Ben bu davanın savcısıyım” diyerek yönlendirmeye çalıştıkları yargıyı bütün üst yargı organlarına da teşmil etsinler ve herkesi birden denetim altına alsınlar ki bir daha kimse bunlara bir şey demesin. Bu, “Madem ki Mecliste çoğunluğumuz var her istediğimizi yaparız” mantığıdır. Dediğim gibi, padişahlığını ilan etmesine az kaldı. Yakında bunu da yapacağından kuşku duyuyoruz.

Erkan Tan: Yüksek yargıya dokunmuyorlar ki. Anayasa Mahkemesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısında değişiklik yapmak istiyorlar.

Onur Öymen: Yüksek yargıya dokunmuyorlar da Yargıtay Başkanı neden yargıyı teslim almaya çalıştıklarını söylüyor. Acaba hayal dünyasında mı yaşıyor? Dünyada olup bitenlerin farkında değil mi? Yüksek yargı büyük bir tepki içindedir. Yargıtay Başkanı “Türkiye yangın yerine döndü” diyor. Daha ne desin? Yargı gerçekten büyük bir baskı altındadır. Hükümet bütün yargıyı tümüyle egemenliği altına almak istiyor. Hiçbir denetim kalmasın ve her şey dikensiz gül bahçesi gibi olsun istiyor. Çankaya’da gül bahçeleri var. Bunlar istiyorlar ki Danıştay, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesinde de birer gül bahçesi olsun.

Erkan Tan: Bir izleyicimiz “Yeni Anayasa taslağında Anayasa Mahkemesi üye sayısının arttırılması ve üyelerinin Cumhurbaşkanı tarafından atanması acaba İktidarın ileride bir yargılanma korkusundan mı kaynaklanıyor?” diye soruyor.

Onur Öymen: Bundan kuşkunuz olmasın. Çünkü bunlar kusurlarını ve yaptıkları işleri gayet iyi biliyorlar. Günün birinde yargıda hesap vereceklerini de biliyorlar. Bütün telaşları bundandır. Yargıda hesap vermek istemiyorlar. Verdiklerinde de aklanmak için şimdiden tedbir alıyorlar. Vatandaşlarımızın bunu çok iyi anlaması gerekir. Bütün mesele  ileride bu İktidarın yargılanmasını engelleyecek ve yargılanırsa aklanmasını sağlayacak önlemler almaktır. Yoksa gider ayak neden böyle bir işe girişsinler? Sekiz yıldır aklınız neredeydi? Birden paniğe kapıldınız, referandum süresini daralttınız.

Erkan Tan: Efendim, Hükümet 22 Temmuz seçimlerinden beri Anayasa değişikliği yapmaktan bahsediyor. Bu yeni bir şey değil ki.

Onur Öymen: Bahsediyorlar ama harekete şimdi geçtiler. Çünkü kendi yaptırdıkları kamuoyu yoklamalarında inişte olduklarını görüyorlar. Defalarca söylediğimiz gibi, bu İktidar gidicidir.

Erkan Tan: “Türkiye’de hangi sorunun çözümü için adım attılar? Anayasa milletin Anayasasıdır. En iyi yol referandumdur. Evet demek için dört gözle bekliyoruz” mesajı gelmiş.

Onur Öymen: İktidar attığı bu adımlarla vatandaşlarımızın menfaatini değil, kendi menfaatini düşünüyor. Herkesin bunu çok iyi bilmesi gerekir.

Erkan Tan: “Mecliste 608 tane dosya olduğunu söylüyorsunuz. Hesabını nasıl soracaksınız? O halde şaibesiz milletvekilleri Meclise gelsin” demiş bir izleyicimiz.

Onur Öymen: Zaten hedef odur. Eğer bir Mecliste 550 milletvekili var da çoğunluğu yolsuzluk dosyası olmak üzere 608 tane dosya varsa burada ciddi bir sorun var demektir. Önümüzdeki Meclise yolsuzluk şaibesi olmayan insanlar seçilirse, geçmiş dönemden hesap sorulacaktır. Kimsenin kuşkusu olmasın ki herkes hesabını verecektir. Ulu orta muhalefeti suçlayarak, bağırıp çağırarak hesap vermekten kurtulmazsınız.

Erkan Tan: “Yüksek yargı sizin istediğiniz gibi karar verince bağımsız oluyor, aksi takdirde olmuyor, öyle mi?”

Onur Öymen: Öyle şey olur mu? Mahkemeler bizim istediğimiz gibi değil, hukukun istediği gibi, aynı zamanda hukukun ve Anayasanın ilkelerine uygun karar verirler. Mahkemelerin işi budur. Mahkeme birisinin hoşuna gitsin diye karar vermez. Türk yargısının çok uzun bir geçmişi var. Yargıtay, Danıştay ve Anayasa Mahkemesinin alnı açıktır. Verdikleri kararların hepsi hukukidir. Hiç kimse “ Yüksek mahkemelerimiz şu veya bu şahsın, şu veya bu partinin işine gelsin diye karar aldılar” dememiştir ve diyemez. Yargıyı onun bunun adamı olarak düşünürseniz demokrasi biter. Yargısı gerçekten bağımsız olmayan bir ülkeye demokrasi diyemezsiniz. Eğer yargı, bağımsızlığını ve tarafsızlığını kaybetmişse o ülkede demokrasi bitmiştir. Kendi kendinize demokrasi demeniz yetmez. Doğu Almanya da kendine Demokratik Alman Cumhuriyeti diyordu ama demokratik değildi.

Erkan Tan: Peki şimdi siz nasıl bir tavır sergileyeceksiniz? Anayasa Mahkemesine mi gideceksiniz?

Onur Öymen: Bizim ne yapacağımız bellidir. Herhalde AKP’yi alkışlayacak değiliz. Anayasa değişikliği konusundaki tavrımızı değerli Grup Başkan Vekillerimiz de ortaya koydu. Genel Başkanımız zaten başından beri söylüyor. Kimse bizden böyle bir destek beklemesin. Bu yola bize güvenerek çıkmayın. MHP de görüşünü kamuoyuna duyurdu. BDP’ye güvenerek yola çıkıyorsanız yolunuz açık olsun, başarılar diyoruz. Yakında gideceksiniz. Şimdiden söyleyelim; geçmiş hizmetlerinize teşekkür ediyoruz.

Erkan Tan: Bu süreçte Anayasa mahkemesine gidilebilir mi?

Onur Öymen: Bunu göreceğiz. Eğer bu paketin içinde hukukun temel ilkeleri ile Anayasanın değişmez maddelerine aykırı hükümler varsa – ki olduğu anlaşılıyor – Anayasa Mahkemesine gitme yolu açıktır.

Erkan Tan: Efendim programımıza katıldığınız için çok teşekkür ederim.

Onur Öymen: Ben teşekkür ederim. Ayrıca bize bu eleştirilerde bulunma fırsatı verdiği için Başbakana da teşekkür ediyoruz.


Bu belge Görsel Basın arşivinde bulunmaktadır.