Kanal B – Meclisteki Demokratik Açılım Görüşmeleri Hakkında

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in Kanal B’ye Verdiği Mülakat
13 Kasım 2009

Sunucu: Mecliste gerçekleştirilen demokratik açılım oturumu açıldı ve Genel Kurulda görüşmeler başladı. Sayın Beşir Atalay’ın konuşmasını Sayın Onur Öymen’le değerlendireceğiz. Buyurun Sayın Öymen.

Onur Öymen: Sayın Bakanın konuşmasının bir bölümü şimdiye kadar yapılanlarla ilgilidir. Yapılanları özetledi. Bunlar zaten biliniyordu. Sayın Atalay, alınması öngörülen bazı tedbirlerden bahsetti. Bunlar daha çok ayrıntıya ilişkin tedbirlerdir. Komisyonlar kurulması, yeni sözleşmelerin imzalanması gibi adımların atılmaya çalışılacağı anlaşılıyor.
En önemli mesajı ise Anayasa değişikliğidir. Anayasa değişikliğinin içeriği hakkında ise bir ipucu vermedi. Anayasa ile ilgili olarak bizim üzerinde hassasiyetle durduğumuz birtakım konular var. Sayın Bakan, Anayasanın değiştirilemeyecek maddelerine dokunulmayacağından bahsetti. Bunun dışında, bizim açımızdan Anayasanın çok önemli maddeleri var. Mesela, Türkiye’de yaşayan ve hangi dinden, hangi etnik kökenden olursa olsun bütün vatandaşlarımızın Türk milletinin bir parçası olduğunu hükmeden 66. maddesi var. Bu maddeyi değiştirecekler mi, değiştirmeyecekler mi? En önemli tartışma konusu budur. Siz etnik kökeni farklı olan vatandaşlarımızın da Türk milletinin bir parçası olduğunu kabul ediyor musunuz, etmiyor musunuz? Sayın Bakan, bu konuya hiç değinmedi.
Ayrıca, Anayasanın 42. maddesine göre Türkiye’de eğitim dili Türkçe’dir. Sayın Atalay, bu maddenin de değiştirilip değiştirilmeyeceğine değinmiyor. İçişleri Bakanı, bizim beklediğimiz en hassas konularda hiçbir şey söylemedi.
Sunucu: Beşir Atalay, Anayasanın değiştirilemez maddelerinin tartışılmayacağını ifade etti.
Onur Öymen: 42. ve 66. maddeler Anayasanın değiştirilemez maddeleri değildir. Anayasanın değiştirilemez maddeleri 1, 2 ve 3.maddelerdir. Ancak 42. ve 66. maddeler de Anayasanın değiştirilemez unsurlarıyla bağlantılı maddelerdir. Türkiye’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olduğu anlayışıyla yakından ilgilidirler. Yani Hükümet ilk üç maddeyi değiştirmeyip diğer maddeleri değiştirmeye çalışırsa biz bu konuda duyarlılık gösteririz.
Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısının bağımsızlaştırılması gibi Anayasanın değiştirilmesi gereken maddeleri var. Bunlardan hiç bahsetmiyorlar. O bakımdan, İçişleri Bakanının konuşması açılıma yeterince açıklık getirmemiştir. Bakan “Herkes için daha fazla özgürlük, herkes için daha fazla demokrasi” diyor. Bu sözlerin söylendiği gün, gazetelerde Yargıtay’ın ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının dinlendiğini okuyoruz. Hakim ve savcılar üzerinde büyük baskılar yapıldığının kanıtlarını görüyoruz ve çok sayıda hakim ve savcının dinlendiğini öğreniyoruz.
Basın üzerinde ne kadar büyük baskılar yapıldığını her gün görüyoruz. Türkiye, demokrasinin ayaklar altına alındığı ve faşizmin ayak seslerinin duyulduğu bir dönemden geçerken İçişleri Bakanının “herkes için daha fazla demokrasi” söylemi çok hazindir ve garip bir çelişkidir. Bu sözler, ortaya gayri ciddi bir tablo çıkarmaktadır. Demokrasi isteniyorsa, yargı bağımsızlığı ve basın özgürlüğü gibi konularda somut adımlar atılması gerekmektedir. Hükümet bütün bu konularda Türkiye’yi çağdaş ülkelerin en gerisine itmektedir. Şimdiye kadar hiç yapılmayan uygulamalar yapılmaktadır.
Sunucu: İçişleri Bakanı ayrıca, siyasi partilerin etnik dillerde propaganda yapabilmelerinin önündeki engellerin kaldırılmasından bahsetti. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Onur Öymen: Biz bu konuların hepsini tartışacağız. Türkiye’nin içinden geçtiği dönemin özelliklerini düşünmek gerekir. Türkiye maalesef, hala bir terör örgütünün saldırısıyla karşı karşıyadır. Terör örgütü mensuplarının Silopi’den Türkiye’ye girmeleri sırasında nasıl bir tablo yaşandığını hepimiz gördük. Böyle bir ortamdan geçen bir ülkede alınacak tedbirler başkadır, terörü bitirmiş bir ülkede alınacak tedbirler başkadır. Teröristler silahlarını bırakırlarsa, biz de devlet olarak şefkat gösteririz. Bir af bile düşünebiliriz. Şu anda alınacak tedbirlerin teröre hizmet etmeyecek tedbirler olması gerekmektedir.

Sunucu: Sayın Bakan açılımın ucu açık bir süreç olduğunu vurguladı.
Onur Öymen: Sayın Başbakan da öyle söyledi. Açılımı hazmettire hazmettire halka kabul ettirecekmiş. Bakanın açıklamasındaki en önemli eksik, terörün nasıl bitirileceğinin açıklanmamasıdır. Halkın beklediği soru budur? Alınan tedbirler acaba terörü bitirmeye yetecek mi? Teröristler, bugün Hükümetin alınmasını istediği önlemler alınmadığı için mi dağa çıktılar? Yoksa başka bir hedefleri mi var? Hükümet bu yöntemlerle mi terörü bitirecek? Biz Bakanın konuşmasından terörün nasıl bitirileceğine dair bir ipucu alamadık. Oysa halkımızın Hükümetten en çok beklediği budur.
Sunucu: İnsan haklarına yönelik birtakım adımlar atılacağından söz edildi.
Onur Öymen: Türkiye’nin en bağımsız mekanizması yargıdır ama bu Hükümet Anayasayla bağımsız olan yargıyı gizlice dinlemeye çalışmaktadır. Bağımsız olması gereken hâkimlere baskılar yapılıyorsa Başbakanlıkta kurulması düşünülen bir birime nasıl güvenebiliriz? Bütün mesele, Hükümetin bağımsız kuruluşlara saygı göstermemesidir. Şimdiye kadarki uygulamalar bunu net olarak ortaya koymaktadır. Açılım konusunu, ülkenin daha demokratik hale gelmesi için konuşuyoruz ama ortadaki çelişkiye bakınız. Birazdan Başbakanın konuşmasını dinleyeceğiz. Bakalım Başbakanın konuşmasından açılımla ilgili ipuçları elde edecek miyiz?

Sunucu: Bakan sivil bir Anayasadan bahsetti. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?
Onur Öymen: Şimdiye kadar, mevcut Anayasanın 63 maddesi değiştirildi. Yani  “1982 yılında hazırlanan bir Anayasa ile idare ediliyoruz” demek yanlıştır ve haksızlıktır. Üstelik bu Anayasanın en temel ilkelerinden bir tanesi olan laiklik, bu Hükümet tarafından defalarca çiğnenmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin 11 üyesinin 10’u AKP’nin laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiğini ilan etmiştir. Anayasa Mahkemesinin mahkûm ettiği bir partinin Anayasa değişikliğine kalkışması ne kadar inandırıcıdır? Belli ki kendi partilerinin bir kez daha aynı manzarayla karşılaşmasını engellemek için bir proje hazırlığı içindedirler. Biz bu durumu çok düşündürücü buluyoruz.

Sunucu: Yargının dinlenmesiyle ilgili tartışmalar devam ediyor. Adalet Bakanlığı dinleme talimatı verilmediğinden bahsetti. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Onur Öymen: Adalet Bakanının açıklaması inandırıcı değildir. Adalet Bakanlığı müfettişleri Adalet Bakanlığı’na bağlıdır. Avrupa Birliği’nin İlerleme Raporlarında, müfettişlerin Adalet Bakanlığı’ndan ayrılıp Hakim ve Savcılar Yüksek Kuruluna bağlanması isteniyor. Bunun yanı sıra, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulundan Adalet Bakanı ve Müsteşarının çıkarılması isteniyor. Hükümet bunlardan hiç bahsetmiyor. Sürekli olarak dinlendiğini bilen bir hâkim görevini tarafsız bir biçimde yapabilir mi?

Sunucu: İçişleri Bakanının açıklamaları bugün sizi tatmin etti mi?
Onur Öymen: Bugünkü açıklamalar beni tatmin etmedi. Çünkü uygulamada, Hükümetin bağımsız kurumlara tahammülü olmadığını biliyoruz. Sözü edilen bağımsız kurumlar Hükümetin çizgisinde hareket etmedikleri takdirde, acaba onlara saygı gösterilecek mi? Gösterecekseniz neden yargının bağımsızlığına saygı göstermiyorsunuz? Neden basına baskı yapıyorsunuz?

Sunucu: Başbakan Erdoğan’ın konuşmasından neler bekliyorsunuz?
Onur Öymen: Konuşmayı dinleyelim, sonra değerlendiririz.

Sunucu: Sayın Öymen, yayınımıza katıldığınız için çok teşekkür ederiz.
Onur Öymen: Ben teşekkür ederim.


Bu belge Görsel Basın arşivinde bulunmaktadır.