Habertürk – Meclis Konuşmasına Gelen Tepkiler Hakkında

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in HaberTürk’e Verdiği Mülakat
13 Kasım 2009

Sunucu:  Sayın Öymen, 10 Kasım’da Mecliste yaptığınız konuşmada Dersim İsyanı ile ilgili söyledikleriniz büyük tepki topladı. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Onur Öymen: İşin doğrusu, o konuşmam istismar edilmiştir. Söylediklerimizi anlamadan, söylediklerimizi yanlış yorumlayarak Alevi kökenli vatandaşlarımızı tahrik etmeye kalkıştılar. Biz bunca yıldır siyasetin içindeyiz, Alevileri incitecek tek bir sözümüzü hatırlayan var mıdır? Böyle bir sözü Partimizden veya şahsi olarak benden duyan var mı? Biz Alevilerle hiçbir ilgisi olmayan bir toplantıda neden Alevileri incitelim? Benim ağzımdan “Alevi” kelimesi bile çıkmadı.
Meclisteki konuşmamda söylemek istediğim, bazı kesimlerin Atatürk’ü kendilerine siper etmemeleri gerektiğidir. Demokratik açılımı Atatürk’ün “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” anlayışıyla ilişkilendirmeye çalışanlar var. “Atatürk de bu konuyu müzakereyle çözerdi” diyorlar. Biz ise bunun böyle olmadığını gösteriyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında pek çok ayaklanma çıkmıştır. Atatürk, silahlı mücadelede bulunanlara karşı hiçbir zaman müzakere yöntemini benimsememiştir. Bunu söylemenin Alevi düşmanlığıyla ne alakası var?
Sunucu: Sanırım sözleriniz, daha çok sorunun silahla çözülmesine yönelik bir yaklaşım olarak algılandı.
Onur Öymen: Bizim öteden beri söylediğimiz, PKK’nın silah bırakması halinde bir genel affın düşünüleceğidir. Bunu defalarca belirttik. Ama genel affın koşulu, PKK’nın silah bırakmasıdır. Silah bıraktıkları takdirde devlet, gayet tabi ki silah bırakanlara şefkat gösterecektir. Diğer ülkelerden örnekler vererek bunu açıkladık. Örneğin, İngiltere IRA meselesini çözerken önce IRA teröristlerinin silah bırakmasını şart koşmuştur. 2005 yılında IRA teröristleri silahlarını teslim ettiler ve sonra terör sorunu çözüldü. “AKP’nin böyle bir politikası varsa söylesinler” dedik ama cevap veremediler. Mecliste hiçbir eleştirimize yanıt veremediler. Sonra da söylenmemiş bir sözü söylenmiş gibi göstererek Alevilerle Partimizin arasını açmaya çalışıyorlar.
Bu son derece talihsiz bir tahrik meselesidir. Biz Alevi vatandaşlarımızın bu tahriklere kapılmayacağını biliyoruz. Yine de bizim sözlerimizi yanlış anlayıp üzülen insanlar olduysa o insanlardan özür diliyoruz. Biz onları incitmek istemedik.

Sunucu: Siz nasıl tepkiler aldınız?
Onur Öymen: Dün bazı Alevi vatandaşlar telefon etti. “Sizin Aleviler hakkında bu tür şeyler söylemeyeceğinize eminiz. Bunun bir istismar olduğunu görüyoruz. Biz zaten sizden böyle bir şey beklemiyorduk. Size saygı duyuyoruz. Sizin ellerinizden öpüyoruz” dediler. Benim şahsi telefonumu arayıp üzüldüğünü ifade eden olmadı. Birkaç kişi büroya, konunun mahiyetini öğrenmek için telefon etmiş.
Herkes bilir. Ben Sivas’a gittim. Madımak Oteli’nin önünde saygı duruşunda bulundum. Alevi ileri gelenleriyle defalarca görüştüm. Cem evlerine gittim. Alevilerin dertlerini ve sıkıntılarını paylaştım. Kim diyebilir ki, Onur Öymen Alevilere karşıdır? Bir tek örneği var mıdır?
Bunun anlamı, son dönemde AKP’ye yönelik şehit aileleri tepkilerini dengelemek için CHP’ye karşı bir hareket oluşturmaya çalışmaktır. Söylenmemiş sözleri söylenmiş gibi farz ederek sözlerimizi istismar etmeye çalışmaktadırlar. Biz Alevi vatandaşlarımızı ne zaman üzdük ki şimdi üzelim? Atatürk’e her zaman sahip çıkan Alevileri, Atatürk’ten bahsedince kırmış mı oluyoruz?
Sunucu: Peki, Partinizdeki Alevi milletvekillerinden nasıl tepkiler aldınız?
Onur Öymen: Az önce Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüm. Kendisi Tunceli kökenlidir. Tahriklere kapılmadığı için teşekkür ettim. Daha önce Dersim olaylarını, Atatürk’e karşı bir Alevi isyanı olarak okudunuz mu hiç? O zaman bizim Atatürk’ün sözlerini hatırlatmamız neden Alevileri üzsün?  Alevilere karşı şimdiye kadar bizim en ufak bir tavrımız olmamıştır. Yine de üzülenler olduysa biz onlardan özür diliyoruz.

Sunucu: Sayın Öymen, yayınımıza katıldığınız için çok teşekkür ederiz.
Onur Öymen: Ben teşekkür ederim.